Akut Stres Bozukluğu

Akut stres bozukluğu (ASB) travmatik bir stres yapıcı etkenden sonra bir ay içinde gelişen bir grup ayrıştırıcı (izole edici) ve endişe belirtileriyle kendini gösterir. Kıyasen yeni bir teşhis kategorisidir ve daha derin etkileri olup daha uzun süren travma sonrası stres bozukluğundan farklı olarak belli bir süreyle sınırlı stres tepkilerini ayırt etmek için Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’na (DSM-IV) 1994 yılında eklenmiştir. Amerikan Psikiyatri Vakfı tarafından yayınlanmış olan DSM el kitabı mental bozukluklar için teşhis ölçütlerini, araştırma bulgularını ve tedavi bilgilerini içerir. Tüm dünyada en yaygın ruh sağlığı başvuru kitabıdır.

ASB tıpkı travma sonrası stres bozukluğu gibi, son derce travmatik, korkutucu bir olaya maruz kalmayla başlar, ne var ki travma sonrası stres bozukluğundan farklı olarak ASB daha çabuk ortaya çıkıp daha çabuk kaybolur. Eğer tedavi edilmezse akut stres bozukluğunun travma sonrası stres bozukluğuna dönüşmesi muhtemeldir. Her iki bozuklukta birçok belirti ortak olduğu için araştırmalar ve klinisyenler bunlar için ayrı teşhis kategorileri kullanmanın gerekliliğini sorgulamaktadır. Kimilerine göreyse bu iki bozukluk travmatik bir stres tepkisinin birbirini takip eden iki aşamasıdır.

Akut Stres Bozukluğunun Sebepleri

Sebepler

ASB’nin ilk sebebi bir travmaya maruz kalmaktır – hayatı tehdit eden, sakat kalma ihtimali doğuran bir olay, başka bir insanın ciddi bir biçimde sakatlanmasına veya ölümüne neden olan bir olaya tanık olma, bir aile üyesinin veya yakın arkadaşın ölümünü veya ciddi sakatlığını haber almak gibi olaylardır bunlar. Travmanın etkisi sebebi, kapsamı ve sonuçlarıyla belirlenir. Doğal felaketler (seller, depremler, fırtınalar vs.) veya kazalar (uçak kazaları, iş yeri patlamaları) insan kaynaklı zalimlik ve terörizm gibi eylemlere göre daha az travmatiktir. Teröristlerin neden olduğu travmalar, öyle görünüyor ki hayatta kalanlar ve olaya tanık olanlar da daha fazla ASB veya travma sonrası stres bozukluğuna neden olmaktadır.

Her ne kadar birçok insan travmayı çok sayıda hayatın yitirildiği savaş, terörist saldırılar ve benzeri olaylarla açıklarken, stresle ilişkili zihinsel bozuklukların büyük bir kısmı trafik kazalarıyla ilişkilidir. Amerika’da nüfusun çoğunluğu hayatlarının belli bir evresinde trafik kazası geçirmekte ve % 25 gibi önemli oranda insan ciddi yaralanmaya maruz kalmaktadır. Araştırmalar göre ABD’de trafik kazası geçiren insanların % 9’u akut stres bozukluğu veya travma sonrası stres bozukluğu yaşamaktadır. 

Bir kişinin travma sonrasında akut stres bozukluğu yaşamasını birçok faktör etkilemektedir:

  • Yaş – Yaşlı yetişkinlerin, muhtemelen acılı ve stresli olaylarla baş etme konusunda daha fazla tecrübe sahibi olması dolayısıyla akut stres bozukluğu geliştirme riski daha azdır.
  • Daha önceki travma deneyimi – Çocukken istismar edilen veya travma yaşamış olan insanların yetişkinlikte akut stres bozukluğu (veya travma sonrası stres bozukluğu) yaşama ihtimali, bu durumun merkezi sinir sisteminde bazı kalcı biyokimysaal değişimlere sebep olması nedeniyle, daha fazladır. 
  • Biyolojik korunaksızlık – İkiz araştırmaları beynin hormon düzeylerindeki ve beyin yapısındaki bazı kalıtsal anormalliklerin travma sonrasında stres tepkisi riskini arttırdığını göstermektedir.
  • Destek grupları – Yakın dostlarından veya akrabalarından destek alan insanların akut stres bozukluğu geliştirme riski daha azdır.
  • Algılama ve yorumlama – Travma nedeniyle sağlıklı olmayan bir sorumluluk hisseden ve travmayı kişisel bir hatanın cezası olarak gören insanlar ile genel olarak olumsuz veya kötümser dünya görüşüne sahip olan insanların travmayı kişiselleştirmeyen veya daha dengeli bir hayat görüşüne sahip olan insanlara göre akut stres bozukluğu yaşama riski daha yüksektir.

Belirtiler

Belirtiler

(A) Travmatik bir olay yaşamış veya böyle bir olaya tanık olmuş, (B) travmaya yoğun korku, dehşet veya çaresizlik duygularıyla tepki vermiş ve (C) aşağıdaki belirtilerden iki veya üçünü şu anda göstermekte olan hastalara akut stres bozukluğu teşhisi konabilir:

  • Psişik uyuşma
  • Sersemleşme veya çevrenin farkında olamama
  • Gerçeklere ilgisizlik
  • Kişiliğin dağılması
  • Hafıza kaybı

Akut stres bozukluğunu akla getiren diğer belirtiler şunlardır:

  • Yakın zamanlardaki rüyalarda, imgelerde, düşüncelerde, yanılsamalarda veya ani geçmişe dönüşlerde travmayı yeniden yaşamak; veya travmayı hatırlatan şeylerin aşırı strese sebep olması.
  • Travmayı hatırlatan insanlardan,yerlerden, nesnelerden, konuşmalardan ve diğer uyaranlardan açık bir şekilde kaçınma (bir trafik kazasının ardından akut stres bozukluğu geliştiren birçok insan belli bir dönem arama kullanmaktan kaçınabilir)
  • Çabuk heyecanlanma, asabiyet, uyku sorunları, hassasiyet, konsantre olama, çabuk tırsma, fiziksel olarak yerinde duramama (sürekli bir şeylerle oynama, volta atma).
  • Sosyal fonksiyonların kötürümleşmesi, mecburi görevleri yerine getirememe, yardım isteyememe.
  • Belirtiler en az iki gün en fazla dört hafta sürer ve travmatik olayın üstünden geçen ilk dört hafta içinde ortaya çıkar.
  • Belirtilere bir madde (ilaç veya madde istismarı) veya genel bir tıbbi hastalık neden olmamıştır, kısa süreli psikotik bozukluk yoktur ve travmatik olay öncesi kişide var olan bir ruh sağlığı probleminin kötüleşmesiyle ilişkili değildir. 

Akut stres bozukluğu olan insanlar depresyon belirtileri gösterirler. Bu belirtiler arasında daha önce keyif aldıkları faaliyetlerden zevk alamama, konsantrasyon olamama, başkaları başaramamışken bir kazadan veya ciddi bir yaralanmadan kurtulmanın getirdiği hayatta kalma suçluluğu gibi şeyleri kapsar. DSM –IV’ye göre akut stres bozukluğu teşhisi konmuş olan insanlar travmanın sonuçlarına dair kendilerinde olması gerekenden daha fazla sorumluluk görmekteler ve normal bir hayat uzunluğuna sahip olmayabileceklerini düşünebilirler. Akut stres bozukluğunun birçok belirtisi, travma sonrası stres bozukluğu olan insanlarda da görülmektedir.

Bozukluğun Demografisi

Travmatik stres etkenlerine akut tepki 1980’li yıllarda düşünüldüğünden daha yaygındır. Amerika’da 1990 ila 1992 yılları arasında yapılan önemli bir demografik araştırma kadınların bu bozukluğa yakalanma riski (% 10,4) erkeklerin iki katıdır (% 5). Bu rakamlar hayatlarında en az bir travmatik olay yaşayan kadınları ve erkekleri kapsamaktadır. -en az bir travma yaşama oranı kadınlarda (% 60,7), erkeklerde ise (% 51,2)- Erkeklerin % 10’undan fazlası ve kadınların % 6’dan fazlası hayatlarında dört veya daha fazla travma yaşadığını bildirmiştir.

Bu konuda araştırmaların çok iyi olduğu ABD’de bile akut stres bozukluğunun yaygınlığı bilinmemektedir. Araştırmalar nüfuzun % 14’ü ila % 33 arasında bir aralığı göstermektedir. Kimi grupların akut stres bozukluğu veya travma sonrası stres bozukluğu yaşama riski daha fazladır (örneğin varoşlarda yaşayanlar, mülteci kamplarında bulunanlar, şiddet suçları kurbanları).

Teşhis

Teşhis

Akut stres bozukluğu belirtileri travmatik olaydan sonraki ay içinde ortaya çıkar; bununla birlikte belirtilerin bazı insanlarda diğerlerine göre neden daha hızlı ortaya çıktığı bilinmemektedir. Gecikmiş belirtiler genellikle esas travmaya benzeyen bir durumla ortaya çıkmaktadır.

Akut stres bozukluğu hastanın belirtilerini DSM-IV-TR ölçütleriyle karşılaştırmakla konur. Kişi ayrıca önemli bir depresyon döneminden geçiş olma veya majör depresyon bozukluğu ölçütlerine de uyabilir. Travmatik bir stres olayına maruz kalıp akut stres bozukluğu ölçütlerine uymayan belirtiler gösteren bir kişiye uyumlanma bozukluğu teşhisi konabilir.

Tedavi

Tedavi

Bu bozukluk inanç, anlam, kişiler arası ilişki, mesleksel işlevler, fiziksel iyilik gibi birçok sistemi etkilediği için farklı tedavi modüllerinin uygulanması gerekir.

İlaçlar  

İlaçlar genellikle bireysel belirtileri tedavi etmek için şart olan ilaçlarla sınırlıdır. Aşırı heyecan için başka bir ilaç tavsiye edilirken, endişe ve panik reaksiyonları için başka, kaçınma belirtileri için başka, uyku sorunları ve kabuslar için başka ilaçlar reçete edilir. Akut stres bozukluğunun travma sonrası stres bozukluğuna dönüştüğünün görülmesi halinde antidepresanlar reçete edilebilir. Bu ilaçlar seçici serotonin alınım inhibötürleri, moamin oksidaz inhibitörleri veya trisiklik antidepresanlar olabilirler.

Psikoterapi

Davranışsal-bilişsel terapi: maruz bırakma terapisi, terapatik yazma (günlük tutma) ve destekleyici terapilerin akut stres bozukluğunun tedavisinde etkili olduğu görülmüştür. Akut stres bozukluğunun, travma sonrası stres bozukluğuna dönüşmesini önlemede psiko-eğitimsel terapi denilen bir tür davranışsal bilişsel terapinin destekleyici terapiye göre üç ila dört kat daha etkili olduğu gözlenmiştir. Bu tedavi yöntemi rahatsız edici imgelere maruz bırakıp endişe yönetimi teknikleri kullandırarak tavrmatik olayın bilişsel olarak yeniden yapılandırılmasını sağlamaktadır. Bu tedavi ayrıca insanlara yaşadıkları şeyign olumlu yanlarını bulma ve güçlendirmede yardımcı olabilmektedir. Örneğin bazı insanlar kriz dönemlerinde kendilerinde yeni güçler ve yetenekler bulmakta veya yeni ruhani kaynaklar keşfetmektedir.

Grup veya aile terapileri de akut stres bozukluğu olan hastaların travma ile mücadelelerindeki etkili stratejileri güçlendirmelerine yardım edebilir ve travmaya bir tepki sonucunda ortaya çıkan sosyal izolasyon riskini azaltmaya faydalı olabilir. Bu terapiler hastalara ne olduğunu ve kendilerinin nasıl tepki verdiğini anlatmalarında faydalı olur, ayrıca hastalar dinleyicilerden ilgi ve şefkat görürler. Anlatma, olayın hatıralarını tutarlı bir anlatı içine sokmaya ve travmayı hayatın bütünü içine oturtmaya yardımcı olmaktadır.

Kritik olaylar stres yönetimi kapsamlı bir kriz müdahale sistemidir. Bu sistemde özel eğitim almış pratisyenlerden oluşan bir ekip travmatik olayın yaşandığı yere gelir ve çeşitli yardımlar sunar. Bunlar arasında teke tek kriz desteği, travmatik olaydan etkilenen insanlara 45 ila 75 dakika değişen bir süre boyunca açıklama yapmayı içeren kriz yönetimi hakkında kısa bilgilendirme, kritik olay stres münazarası – olaya maruz kalan insanların sohbeti – bulunmaktadır. Kritik olaylar stres yönetiminin acil servis personelinde, kurtarma ekiplerinde, polislerde ve travmatik olaydan hayatta kalanların tedavi ve bakımını üstlenen diğer meslek gruplarında akut stres bozukluğu gelişmesini önlemede özellikle faydalı olduğu görülmüştür. 

Alternatif Tedavileri

Alternatif veya Tamamlayıcı Tedaviler

Birçok pratisyen akut stres bozukluğunun iyileşmesi için, iyi beslenmeyi, düzenli egzersizi ve ilave bitkisel tedavileri de dahil edecek şekilde holistik ve naturapatik yaklaşımları tavsiye etmektedir. Yoga ve kimi bedensel çalışma biçimleri, mesaj terapisi akut stres bozukluğuyla ilişkili olan kas katılığı ve çürüklerini engellemede hayli faydalı olmaktadır. Travma sonrası kas ağrı ve kramplarında su tedavisi özellikle faydalıdır. Becerikli bir naturapat hastanın sindirim sistemini rahatlatmak için nane veya diğer bitkisel içerikleri tavsiye edebilir. İnanç sistemleri travmatik olaydan etkilenmiş olan akut stres bozukluğu olan kişilerde dua, meditasyon veya ruhani rehbere danışma ayrıca faydalı olmaktadır. 

Çocuklarda

Çocuklarda akut stres bozukluğunun teşhisi ve tedavisi

Çocuklarda akut stres bozukluğu veya travma sonrası stres bozukluğu hakkında çok az şey bilindiği gibi, psikoterapi ve ilaçların bu yaş grubunda ne kadar etkili olduğu daha az bilinmektedir. Çocukta travma sonrası stres bozukluğu tepkisi 1992 yılında indekslenmiş olsa da, bu bozuklukları değerlendirmeye dair teşhis görüşmeleri veya standart bir yordam henüz mevcut değildir. Bir araştırma akut stres bozukluğu olan çocuklarda düşük dozlarda tedbirli imipramine kullanımının faydalı olduğunu gösterse de, bu alanda araştırmanın henüz yeni başlamış olduğu dikkate alınmalıdır.

Teşhis

Çocuklarda ve yetişkinlerde tedavi edilmemiş akut stres bozukluğunun travma sonrası stres bozukluğuna dönüşme ihtimali yüksektir. Avusturyalı bir grup araştırmacı daha önce akut stres bozukluğu teşhisi konmuş olan kişilerin % 80’inin altı ay sonra travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konduğunu, travmatik olayın üzerinden iki yıl geçtikten sonra bu oranın % 75’e düştüğünü bulgulamıştır.

Norweçli klinisyenler akut stres bozukluğunun travma sonrası stres bozukluğuna ilerlemesini tespit etmede etkili olan dört tane ‘ilk tepki’ değişkeni önermiştir:

  • Hastanın uyku bozukluğunun derecesi
  • Güçlü bir şaşkınlık ve korku reaksiyonu
  • Hastanın kendini izole etmesinin derecesi
  • Travmatik olayın geçtiği yerle ilgili korku veya fobi

Akut travma stresi teşhisi konmuş olan insanlarda travma sonrası stres bozukluğu geliştirme riskine ilave olarak bir önemli depresif bozukluk geliştirme riski yüksektir. Travmaya duygusal tepkide belirgin bir umutsuzluk ve çaresizlik duyguları varsa, bu risk daha yüksektir. Diğer olası gelişmeler kişinin sağlık veya güvenlik ihtiyaçlarını ihmal etmesi ve güdüsel veya gereksiz yere riskli davranışlar geliştirme olabilir.

Önleme

Önlem

Doğal felaketler, kazalar gibi kimi travma biçimleri insan hayatından tümüyle çıkarılamaz. İnsan müdahalesinin neden olduğu travmalar ise sıklık ve şiddeti azaltmak için önemli toplumsal değişimler gerektirmektedir. Fakat travmayla ilişkili stres bozukluklarının dünyada yaygınlaşma oranına bakılırsa, uzun dönemli değişimler için çaba harcamak faydalı olacaktır. Kısa süreli önlem olarak da özellikle yardım ve sağlık mesleklerinde olan insanların kritik olay stresinin işaretleri hakkında eğitilmeleri, kimi travmaya maruz kalma vakalarının akut stres bozukluğuna veya ilerlemiş bir travma sonrası stres bozukluğuna dönüşmesi engellenebilir.

Uzm. Dr. Gökçe KÜÇÜKYAZICI

baş ağrısı baş dönmesi mide bulantısı aşırı sinir stres... devamı