Cinsel ilişki sırasında kızlık zarının yırtılıp yırtılmaması, tamamen o zarın yapısıyla ilgili bir durumdur. Örneğin yarım ay kızlık zarı denilen zar, kolay yırtılmaz, ilişki sırasında esner. Ortasından delikli olanlar da deliğine göre esner. Yani delik büyükse, yırtılmayabilir. Halkavi denilen kızlık zarları ise iki parçadır ve ortasında köprü gibi bir yapı vardır. Cinsel ilişki sırasında zorunlu olarak bu köprü yırtılacaktır. Esnek kızlık zarı ise yırtılmaz. Kalbur gibi çok delikli olanlar ise yırtılır. Bir de doğuştan kapalı yani deliksiz olanlar vardır. Zarlardaki delikler, adet kanamalarının dışarı boşalabilmesi içindir. Doğa, kızlık zarını bir koruma engeli olarak değişik biçimlerde oluşturmuştur. Yani hepsi kanamayabilir. Halkavi ya da yarım ay şeklinde olanlar yüzde 25 ila 30 oranında kanamazlar. Avrupa’da kızları tuşe ederek muayene ederler, fakat kızlık zarı kanamaz. Yani kadın bakire midir değil midir diye bir şeyi söz konusu etmeden, jinekolojik muayenede bir parmakla içeriye girip hastalık muayenesi yapılır. Çünkü o esneklik zaten zarlarda vardır ve usulüne uygun girildiği zaman bir kanama söz konusu olmaz. Kısacası, eğer cinsel birleşmede bir kanama olmamışsa, olmadık nedenlerle o zarın yırtıldığını düşünmenin anlamı yoktur. Bu gibi durumlarda kadınlar örneğin, “kabız oldum kızlık zarım bozuldu mu” ya da “bir erkeği hayal ettim, ağır kaldırdım, bir yere sürtündüm” gibi akıl almaz kuruntularla kızlık zarının neden bozulmuş olabileceğine dair gerekçeler aramaktadırlar. Oysa esnek zarlar kanamayabilir. Kızlık zarı ise, bu gibi nedenlerle bozulmaz.