Hastaların DNA’sına bugüne kadar yapılmış en büyük analiz ile Alzheimer’ın sebepleri daha iyi anlaşılmaya başlanıyor. Uluslar arası destek sayesinde hastalıkla ilgili görülen genlerin sayısı 21’e çıktı. Sonuçlar bağışıklık sisteminin rolünün de büyük olduğunu gösteriyor. İnsanlar gitgide daha uzun yaşamaya başladıkça Alzheimer geliştiren kişilerin sayısı da bütün dünyada artıyor. Ancak sebep olan faktörler, beyin hücrelerinin nasıl öldüğü, nasıl teşhis konulacağı ve tedavi edileceği ile ilgili sorular henüz cevaplanabilmiş değil. Sebeplerinin bilinememesi tedaviyi oldukça zorlaştırıyor.

Nedenleri ortaya çıkarabilmek için vücudun inşasını ve çalışmasını yöneten genetik kod inceleniyor. 145 akademik enstitüden dünyanın Alzheimer genetikçilerinin yaklaşık dörtte üçünü oluşturan grup 17,000 hasta ile 37,000 sağlıklı kişinin DNA’sını inceledi.

Bir kişinin Alzheimer olma ihtimalini artıran 21 gen versiyonu bulundu. Bunlar Alzheimer’ın ortaya çıkacağını garanti etmiyor ama görülme riskini yükseltiyor. Genlerin vücuttaki fonksiyonuna bakarak Alzheimer hastalığında yanlış gelişen süreçler de belirlenebiliyor.

Çalışma öncesinde Alzheimer’la alakalı görülen genler bu sayının yarısı kadardı. Ayrıca bağışıklık sisteminin tepkisinde de Alzheimer’a sebep olan bir şeyler olduğu düşünülüyor. Vücudun kolesterolü, ayrıca beyin hücrelerinin endositoz denilen bir süreçte büyük molekülleri ele alış şekli de Alzheimer’la ilgili bulundu. Şimdi bir başka araştırma grubunun sonuçları alıp kesin verilere ulaşması ve tedaviler üretmesi gerekiyor. Tedaviler arasında ilaçlar, genetik terapiler veya yaşam stili değişiklikleri yer alabilir.

Alzheimer’la alakalı görülen yeni genler ve faktörler birçok araştırma ve tedavi ihtimalinin önünü açıyor. Bunların hastalığa tam olarak nasıl sebep olduğunu ortaya çıkarmak ve hastalıkla yaşayanlara nasıl faydalı olabileceğini belirlemek gerekiyor. Bunun için de küresel yatırımlara ihtiyaç duyulmakta.