Nedir?

Düşük, hamileliğin spontone olarak fetüs yaşamadan sonlanmasıdır. Düşük tıbbi olarak spontone hamilelik kaybı olarak ifade edilir. Dünya Sağlık Örgütü fetüsün yaşamadığı bu durumu 20 veya 22 hafta ya da daha önceki döneme tekabül eden dönemdeki embriyonun ağırlığının 500 gram olduğu bir dönem olarak tanımlamaktadır. Düşük, hamileliklerin yüzde 15 ila 20’sinde görülür ve genellikle de hamileliğin 13’üncü haftasından önce meydana gelir. Erken hamileliklerde, hatta bir sonraki adet döneminden de önce tespit edilebilen hassas hCG ölçümlerinin gelişmesiyle birlikte araştırmacılar hamileliklerin % 60 ila 70’inin düşük olduğunu tespit edebilmişler. Kayıplar erken dönemde meydana geldiğinden, genellikle düşükler hamileliğin farkına bile varılmadan gerçekleşmektedir. 8. haftadan önce meydana gelen hamileliklerin yüzde 30’unda ise fetüsün kese ya da plasenta ile bir bağlantısı bulunmamaktadır. Bu durum yalancı gebelik olarak adlandırılır ve hatta birçok kadında kesecikte bir embriyo bulunmamasına şaşırılır.

Yukarda da ifade edildiği gibi bazı düşükler kadın kendisinin hamile olduğunun farkında olmadan meydana gelmektedir. Döllenmiş yumurtaların yaklaşık %15’i daha rahim duvarına yapışma şansı bulamadan kaybedilir. Kadın ise bu tür bir düşüğün farkında olmayacaktır. Yumurtaların diğer %15’lik kısmı ise hamileliğin 8’inci haftasından önce kaybedilir. Fetüsün kalp atışları tespit edilmeye başladığında ise düşük ihtimali yüzde 5’e iner.

Düşüğün Sebepleri

Düşüğün Sebepleri ve Tespit Edilme Yöntemleri

Düşüğün sebepleri genelde tespit edilemez. Hamileliğin ilk üçte birlik dönemindeki en yaygın sebepler kromozom anormallikleri, lupus gibi kolajen vasküler hastalıklar, diyabet, diğer hormonal problemler, enfeksiyon ve rahimde doğuştan var olan anormalliklerdir. Bebekteki kromozom anormallikleri, boş gebelik dâhil erken düşüğün en yaygın sebebidir.

Kromozom Anormallikleri

Kromozomlar hücrelerin mikroskobik ölçekteki bileşenleri; saç rengi, göz rengi ve görünüşümüzü oluşturan diğer unsurlar gibi genetik materyalleri taşır. Kromozomlar gelişim esnasında kendilerini kopyalayarak bölünürler ve bu süreç boyunca problem yaşanabilecek çeşitli noktalar bulunmaktadır. Üst üste hamilelik kaybı yaşayan çiftlerde belli genetik anormallikler daha ön plana çıkar. Bu genetik problemler hamilelikten önce yapılacak kan testleri ile izlenebilmektedir.

Hamileliğin ilk üç aylık döneminde düşüklerden yarısında fetüs dokuları anormal kromozomlar içerir. Bu oran ikinci üç aylık dönemde yüzde 20’ye iner. Bir başka deyişle anormal kromozom sayısı ilk üç aylık dönemde ikinci üç aylık dönemdeki düşüklere göre daha yaygındır. Üst üste meydana gelmediği vakalarda daha ileri bir araştırmaya gerek duyulmaz. Buna mukabil ikinci üç aylık dönemdeki düşükler daha olağan dışı kabul edilir. Bu yüzden de ilk defa meydana geldiğinde bile tetkik edilmesi gerekir. Dolayısıyla hamilelik kayıplarının sebepleri meydana geldikleri üç aylık dönemlere göre farklılıklar gösterir.

Kromozom anormallikleri kadının yaşı ile birlikte daha yaygın hale gelir. 35 ve üzeri yaşlardaki hamileliklerde de hamilelik kayıpları daha erken yaşlardaki kadınlara oranla daha fazla olur. Şayet kadın çok sağlıklı değilse, ilerleyen annelik yaşı erken hamilelik kayıpları için en önemli risk faktörüdür.

Kolajen Vasküler Hastalıklar

Kolajen vasküler hastalıklar, bir kişinin bağışıklık sisteminin kendi organlarına saldırdığı hastalıklardır. Bu hastalıklar hem hamilelikler arasında ve hem de hamilelik dönemlerinde çok ciddi olabilir. Bu tür hastalıklar esnasında bir kadın kendi dokularına karşı antibadiler üretir. Artan hamilelik kaybı riskiyle alakalı kolajen vasküler hastalıklara örnek olarak da sistemik lupus eritematozus ve anti fosfolipit antibadi sendromunu verebiliriz. Kan testleri bu tür hastalıkların bulunduğunun teyidi ve teşhisi için kullanılabilir.

Diyabet

Diyabet, kadın doktoruyla iyi bir işbirliği içinde olursa hamilelik döneminde genelde kolaylıkla baş edilebilen bir durumdur. Ancak diyabet yeteri kadar kontrol altında tutulmazsa, sadece düşük riskini arttırmaz, aynı zamanda bebekte de büyük doğum problemler meydana getirir. Hamilelik dönemindeki diyabetle alakalı başka problemler de ortaya çıkar. Hamilelik döneminde kan şekeri seviyesinin kontrol altında tutulması çok önemlidir.

Hormonal Faktörler

Cushing Sendromu, tiroit hastalığı polisistik yumurtalık sendromu gibi hormonal durumlar da hamilelik kayıplarıyla alakalı yüksek risk faktörleri olabilir. Yumurtalıklarda üretilen ve hamileliğin erken aşamalarının muhafaza edilmesi için gerekli olan projesteron fonksiyonun yetersiz olmasının hamilelik kaybına neden olduğu düşünülmektedir.  Birkaç çalışmanın düşük kaybına neden olduğu teorisini desteklememiş olması nedeniyle luteal faz defekti olarak tabir edilen bu durum çelişkiler içerir.

Enfeksiyon

Çok sayıda farklı organizma ile birlikte ortaya çıkan annelik enfeksiyonları yüksek hamilelik kaybı riskleriyle alakalıdır. Saldıran organizmalardan kaynaklanan fetüs veya plasenta enfeksiyonları hamilelik kaybına yol açmaktadır. Düşükle alakalı enfeksiyonlara örnek olarak Listerya Monositogeni Toxoplasma gondii, parvovirus B19, rubella, herpes simplex, cytomegalovirus ve lenfositik korimeninjit virüs enfeksiyonları verilebilir.

Anormal Anatomik Yapı

Rahim yapısındaki anatomik anormallik de düşüklere neden olabilir. Bazı kadınlarda rahim oyuklarını farklı bölümlere ayıran kısmi bir duvar gibi duran doku köprüsü bulunabilir. Septuma çok az kan akışı olur. Plasental bağlılık ve gelişme açısından üzerinde fazla çalışmamıştır. Dolayısıyla septum üzerine yapışmış olan embriyo yüksek kayıp riski altındadır.

Başa yapısal anormalliklerse rahimde fibroid olarak bilinen benin gelişmesinden kaynaklanır. Fibroid tümörleri rahimdeki kas hücreleridirler. Fibroid tümörleri her ne kadar hamilelik kaybına yol açmazlarsa da, (aslında nadiren hamilelik kaybının bir sebebi olurlar) bazıları embriyonun yapışmasına ve embriyoya giden kan akışına müdahil olurlar. Bunun neticesinde de düşüğe sebebiyet verirler.

Diğer Sebepler

Amniyosentez ve koronik vilüs numunesi gibi cerrahi müdahaleler de az da olsa düşük riskini arttırmaktadır.

Düşüğe Sebep Olmayanlar

Neler Düşüğe Sebep Olmaz?

 

Egzersizin, çalışmanın ve cinsel ilişkinin rutin giden hamileliklerde hamilelik kayıplarını riskini arttırmadığını vurgulamak gerekir. Kadına doktoru tarafından düşük riski taşıdığının ifade edildiği olağan dışı durumlarda kadına çalışmayı bırakması ve cinsel ilişkiden de kaçınması tavsiye edilebilir. Bir prematüre doğum ve diğer olağan durumlara dair belirtisi olan kadınlar bu kategoriye dâhil edilebilir.

Yaşam Tarzı Düşüğe Yol Açar Mı?

 

Günde 10’dan fazla sigara içiyor olmak yüksek hamilelik kayıpları ile alakalı bir risk faktörüdür. Hatta bazı çalışmalar babanın sigara içmesinin bile hamilelik kayıplarını artırdığını göstermiştir. Babanın davranışlarının hamilelik kaybı alakalı olup olmadığını doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olsa da; alkol kullanımı, ateş, embriyonun tutunma döneminde kortizonlu ilaç, antibiyotik ve kafein kullanımı gibi faktörler de düşük riskini arttırır. Elbette alkol teratogen (fetüse zarar veren bir kimyasal) olarak bilinmektedir, bundan dolayı hamile kadınların alkollü içeceklerden sakınmaları tavsiye edilmektedir.

Düşük Belirtileri

Düşük Belirtileri Neler?

Kramp ve vajinal kanama beklenmedik erken doğumun en yaygın belirtileridir. Kramp ve kanama çok hafif, orta şiddette ya da ağır olabilir. Bu belirtilerin ne kadar süre devam edeceğine dair belli bir öngörü bulunmamaktadır.

Hamileliğin erken dönemlerindeki vajinal kanama sıklıkla düşük tehdidi olarak algılanır. Düşük tehdidi teriminin kullanılmasının sebebi ise hamileliğin erken dönemlerinde kısa kanamalı epizodlar ya da çok miktardaki kanamalar bile olsa bunların her zaman düşük vakasıyla sonuçlanmamasıdır. Çalışmalar, hamileliğin 7 ila 11’inci haftalarındaki vajinal kanama ile sonuçlanan kardiyolojik aktivitelerin görüldüğü hamileliklerin yüzde 80 ila 96’sınının devam ettiğini göstermiştir.

Nasıl Tespit Edilir

Doktorlar, düşük şüphesiyle yaptıkları muayenelerde nelere bakarlar?

Bir kadının rahminde kanlı boşalmalar olabilir fakat düşük tehdidiyle alakalı olağan dışı bir durum meydana gelmeyebilir. Bazı kadınlarda ise elle yapılan muayenelerde rahimde hassasiyet oluşacaktır. Doktor rahimde doğum dönemine uygun ölçüde bir genişleme ya da şişme olup olmadığına bakabilir.

Düşük Riski

Düşük tehdidi nasıl değerlendirilir?

Bebeğin kalp atışlarının görsel olarak izlenmesi ve hamileliğin sürdürülebilecek durumda olup olmadığına bakmak amacıyla bir karın ultrasonu kullanılır. Ultrason aynı zamanda rahim içi (intrauterine) ve dış gebeliği de birbirinden ayırabilir. Şayet ultrason muayenesi kesin sonuç vermeze doktor hamileliğin devamının mümkün olup olmadığını anlamak için HCG kan testi de isteyebilir.

Düşük Türleri

Hamilelik kaybı esnasında kadınların duyabilecekleri en yaygın terimler hangileridir?

  1. 1.    Düşük, bebeğin hayatta kalabilir hale gelmesinden önce hamileliğin sona ermesidir.
  2. Erken doğum, bebeğin istem dışı ilaçlar veya cerrahi metotlarla bebek ve plasentaya ait her türlü doku ve materyalin çıkarılmasıdır. Bu ise hamileliğin 12’inci haftasından önce gerçekleştirilir.
  3. Tamamlanmamış düşük, fetüse ve plansentaya ait dokuların bir kısmının (ama tamamının değil) çıkarılmasını ifade eder.
  4. Hamilelik artıkları, fetüs ve plasentaya ait dokuları ifade eder.
  5. Düşük tehdidi, düşük meydana gelmeden rahimden meydana gelen vajinal kanamaların oluştuğu bir durumdur. Serviks genişlememiştir. Fetüse ve plasentaya ait dokuların geçmesine belirtiler göstermez. 
  6. Kayıp düşük, bebeğin rahim içinde hayatta kalabilecek duruma gelmeden önce ölmesini ifade eder. Fakat fetüse ve plasentaya ait maddeler henüz dışarı çıkmamıştır.
  7. Septik (dış gebelik olmayan) düşük, bakteri enfeksiyonunun sebep olduğu bir durumdur ve buna ateş, titreme ve cerahat boşalması eşlik eder.

Tedavisi

Düşük nasıl tedavi edilir?

Böyle bir durumda doktorun temel amacı kadının fetüs ve plasentadan artakalan dokuların tamamını dışarı atıp atamadığına tespit etmektir. Şayet kadın bu materyali tamamen atabilmişse, yalnızca tıbbi personel tarafından takip edilmeye ihtiyaç duyacaktır. Buna mukabil bu dokuları tamamen dışarı atmayan bir kadının da (tamamlanmamış düşük)  hamilelikten kalan artıkların tamamının alınması için rahimde vakumlama, genişletme ve kürtaja ihtiyacı olacaktır. Bu uygulama lokal antestezi ile gerçekleştirilir ve bazen de kadının enfeksiyondan korunması için antibiyotik tavsiye edilir.

Üst üste Yapılan Düşük

Ne zaman düşük yapmanın sebepleri araştırılmalıdır?

İki düşükten sonra bile müteakip hamileliklerin normal geçme ihtimali %80 ila 90 olduğundan, doktorların çoğu artık tek bir düşük vakasında kapsamlı bir tıbbi değerlendirme yapmazlar. Tekrarlayan hamilelik kayıplarında tıbbi değerlendirme daha önce meydana gelmiş olan hamilelik kaybı vakalarının ne şekilde meydana geldiğine bağlıdır.  Üst üste birden fazla düşük yapıldığı durumlarda daha ileri seviyelerde incelemelere gerek duyulur.

Testler

Netice itibariyle, müteakip üç hamilelik kaybı yaşamış bulunan bir kadın için şu testlerin yapılması düşünülür:

Çiftlerden bebeğe geçebilecek bir kromozom anormalliği bulunup bulunmadığını belirlemek için bir kan testi istenebilir. Çiftlerden her ikisi de ikisinin de kromozomları normal görünebilir ancak hala kromozom bozukluğu taşıyor olabilirler ki bunlar da bir araya geldiğinde embriyo için öldürücü olabilir. Bu tür teste karyotip denir ve çiftten her ikisine de uygulanır.

HSG  (hysterosalpingogram) rahimdeki anatomik anormallikleri tespit eder.

Anti nükleer antibadi, antikardiyolipin antibadi, VDRL, RPR ve lupus antikoagulant tekrarlayan hamilelik kayıplarına neden olan otoimün (kişinin kendi bağışıklık sistemine ait) problemlerin tespiti için kullanılan kan testleridir.

Yukarıda da değinildiği gibi tüm vakalarda bu testler uygulanmaz.

Tekrarlama Riski

Gelecekteki hamilelik kayıplarının önlenmesi için bir şeyler yapılabilir mi?

Tekrarlayan hamilelik kayıplarının tedavisi altında yatan sebebe bağlıdır. Dikkatli bir değerlendirme, hamilelik kayıplarında sorumlu olan bazı faktörleri ortaya çıkarabilir. Şayet çiftten birinde veya her ikisinde birden kromozom bozukluğu bulunursa, günümüzde henüz genetik bozuklukların düzeltilmesi için bir metot bulunmadığından, çiftler bir danışmana başvurmalıdır.

Şayet rahimde yapısal bir bozuklukla karşılaşılırsa, bozukluğu düzeltmek için cerrahi müdahale düşünülebilir. Şu hususu da vurgulamak gerekir ki yalnızca yapısal bozukluk mevcut olduğu için hamilelik kaybı meydana geliyor demek değildir. Fibroit veya rahim septumu hamilelik kayıplarına yol açan başlıca sebeplerden olmadığı için, bunların alınması daha sonraki hamileliklerin başarılı olmasını garantilemez.

Sürekli olarak hamilelik kaybı yaşayan kadınlarda bu durumun önlenmesine yönelik çabalar esnasında diyabet ve tiroit hastalığının kontrol altına alınması gerekir. Sistemik lupus ertitomatozus ve antifosfolioit antibadi sendromu gibi bağışıklık sistemi problemleri yaşayan kadınların hamileliklerinin sağlıklı geçmesi için çalışmalara devam ediliyor. Aspirin ve heparin gibi kan incelticiler de bazı vakalarda müteakip hamilelik kayıplarını önleyebilir.

Projesteron desteğinin faydasını teyit eden geniş ölçekli araştırma yapılmamış olmasına rağmen, kandaki bu hormonları arttırmak için bazen kullanılır. Birçok doktor da projesteron terapisinin başarılı olduğunu bildirmektedir. Projesteron vajinal fitil, tablet ya da jel olarak verilir.

Sürekli olarak meydana gelen hamilelik kayıplarının tedavisi esnasında bariz olarak görülen problemlerin ortadan kaldırılması mümkün olsa da, düşük vakalarının yine de meydana gelebileceğini unutmamak gerekir. Ama bu, hamilelik kayıplarıyla alakalı bilinen anormalliklerin düzeltilmemesi gerektiği manasına gelmez. Sürekli hamilelik kaybı yaşanıyor olsa da, başarılı hamilelik ihtimali hala mevcuttur. Fakat yine de hiçbir tedavinin garantisi yoktur. Hamileliğin erken dönemlerinde ve hamilelik öncesi kontroller risk faktörlerinin belirlenmesine ve doktorunuzun kontrolünde önlemler almanıza yardımcı olur.

Op. Dr. Aytun AKTAN

Merhaba hocam çocuğum olmuyo amh duşuk adet gecikmesi normalmi... devamı