Günümüzde birçok çift, birlikteliklerini cinsellik olmadan sürdürür durumdadır. Hatta tüp bebek merkezlerine başvuran çiftlerin hatırı sayılır bir kesimi, bu yöntemi tercih etmelerindeki en temel faktörün cinselliği paylaşmamaları olduğunu belirtmektedirler. Dolayısıyla, cinselliği paylaşmadan, dost olarak aynı evi paylaşan çiftlerin varlığı artık şaşırtıcı bir durum değildir. Cinselliği paylaşmanın zorluğu onun gerektirdiği yakınlığın zorlayıcılığıdır. Fiziksel olarak bir yakınlık, bir temas, bir teslim olma gereklidir ama buradaki asıl sorun duygusal ve düşünsel olarak kendini teslim etmenin zorluğudur. Çünkü bu teslim noktasına gelebilmek için belli bir birikimin olması gerekir. Eşler ilişkilerindeki tansiyonu tolore edemiyorlarsa bu birikimin gerçekleşmesine izin vermiyorlardır. Cinsellik için ilişkideki tansiyonun tolore edilmesi, birikim ve tabi yaklaşabilmek üç temel gerekliliktir. Bu gereklerden herhangi birinde bir sorun olduğunda çiftler cinsellikten, birbirleriyle temastan kaçınırlar. En fazla bir dost olarak ilerleyebilirler. Öyle görülüyor ki, evlilikler ilerledikçe ve daha çok dost olundukça cinsellik başlardaki önemini yitirmektedir. Bu bir problemin varlığına işaret eder. Elbette dostluğun gerekliliği cinselliğin yadsınmasını şart koşmaz. Yalnızca genel olarak evliliklerde yaşanan bir dönemin, bir aşamanın göstergesidir. Öğrenmekle, içgörü ve farkındalıkla aşılabilecek bir dönem ve aşamadır.