Miyop, hipermetrop, astigmat, presbiopi gibi bozukluklarda yakını veya uzağı görmeyi sağladığı gibi güneş ışığı parlaklığı, UV gibi elektromanyetik ışınlardan koruma amacıyla da kullanılır.
İlk olarak 13. yy. başlarında Venedik’te kullanılmaya başladığı bilinmektedir. Ve gözlük icat edildikten 350 yıl sonra Londra’da Edward Scarlett’ın gözlük sapını bulmasıyla düşmeden yüzün ortasına tutturulabilir hale gelmiştir.
İlk gözlük dükkanı 1783’de Philadelphia’da açıldı. Francis Mc Alister, dükkanında gözlükleri bir sepetin içine yığıyor, müşterilerde bunlardan tek tek deneyerek gözlerine uygun geleni alıyorlardı.
İlk gözlüklerin mercekleri konveks, yani dışbükeydi ve sadece yakını görme problemi olanların işlerine yarıyordu. Uzağı görme sorunu olanların kullanacağı konkav (içbükey) merceklerin üretilmesi için yüzyıl geçmesi gerekecekti. Görüldüğü gibi gözlüğün tarih içindeki gelişmesi oldukça yavaştır.
Uzağı görme sorununu yani miyopiyi düzeltecek merceklerin ancak 15. yüzyılda yapılabilmesinin sebepleri ise, o tarihlerde gözlüğün daha çok yakını okuma amaçlı kullanılması, uzağı görememenin o kadar önemsenmemesi ve içbükey merceklerin imalinin daha zor ve pahalı olmalarıydı.
19.yy’ın başlarında gözlük için yeni bir dönem başladı. Özellikle göz sağlığı konusunun üniversitelere girmesi ve önemli bir tıp dalı olması ile beraber gözlük üretimi de önemli bir döneme girdi.
20.yy. da plastik ve kemik çerçevelerin gelişmesiyle gözlük artık okumaya yardımcı bir araç değil, aynı zamanda moda bir aksesuar haline geldi. Kalın gözlük camları inceldi, hafifledi.
Günümüzde ise miyop, hipermetrop, astigmat ve presbiyop sorunu yaşayanların daha önce kullandıkları farklı gözlükler tek çerçevede birleştirildi ve daha kolay bir yaşama geçiş sağlandı.
Gözlük camı, ışığı istenilen şekilde odaklayabilen, iki yüzeyi de işlenmiş saydam bir optik materyaldir. Sferik camlar miyopi ve hipermetropide, silindirik camlar ise astimatizmanın düzeltilmesinde kullanılır. Gözlük camları yapıldıkları maddeye göre sınıflandırılır:
A. Cam (mineral) mercekler: 2 tiptir.
1. Kron (crown) cam: En sık bilinen cam tipidir.
2. Flint cam (ilk üretilen camların çakmaktaşından imal edilmesi nedeniyle bu isim verilmiştir): Bazı elementlerin eklenmesiyle (titan, lantan gibi) yüksek kırıcılığa sahip ve daha ince camlar üretilebilmiştir (İnceltilmiş cam).
B. Plastik (organik) mercekler: 2 ana tipi vardır:
1. CR-39 ( Columbia Reçinesi): Alil diglikol karbonattan yapılır. "Organik cam" olarak da bilinir.
2. Polikarbonat cam: Özellikle sportif faaliyetler sırasında emniyetli gözlük kullanımı için idealdir.
Mineral camların avantajları uzun ömürlü olması, daha ince olması, ışık saçılmasının az olması, ısıya dirençli oluşudur. Dezavantajları ise ağır olması, kırılgan olması, cam işlenmesi sırasında hasar görebilmesidir.
Organik camların avantajları hafif ve dirençli olması, renklendirmenin kolay olması ve işleme sırasında hasar görmemesidir. Dezavantajları daha kalın olmaları, çabuk çizilmeleri, ısıya dayanıksız oluşlarıdır.
Gözlük yüzeyine uygulanan kaplamaların da iki farklı türü vardır.
1.Antirefle kaplama: Yansımaları azaltmak için uygulanır ve bu amaçla mercek magnezyun florür ile kaplanır. Faydaları gözlük kullanan sürücülerde daha rahat görme sağlamaları, uzun süre gözlük kullanan kişilerde yansımaya bağlı göz yorgunluğunu azaltmasıdır.
2. Sertlik kaplaması: Organik camlara uygulanır ve çizilmeyi azaltır. Fotokromik camlar "Kolormatik" olarak da bilinir ve yüksek ışıklı ortamda cam koyulaşırken, ışık azalınca rengi açılır.
İLGİLİ MAKALE
Müze gezilirken, çocuğa neler anlatılabilir?
Prof. Dr. Tevfik GÜRMEN
Merhaba ben kısa süre önce fenalaştım ve doktorun kalp kapakçıklarının cökeldiğini söyledi ve tam bir bilgi alamadım şimdi ne yapmam gerekiyor ve bu i... devamı
Göz Yangısı (Konjunktivit): Sebepleri, Belirtileri Ve Tedavileri
Gözyaşı Sistemi Sorunları
İris Ve Mercekler
Tetrakromat Mısınız
Ağ Tabaka