Koronavirüs salgını özellikle ülkemizde hız kesmeden devam ediyor. Bazı ülkelerde ilk dalga kontrol altına alınırken Türkiye’de henüz rakamlar istenen seviyeye gerilemiş değil. Bu da daha vahim sonuçların ortaya çıkmaması için hepimizin dikkatini gerektiriyor. Normal hayata kısmen döndüğümüz için belirtilerle ilgili tetikte olmamız hayati önem taşıyor. Normal sosyal mesafe ve maske kurallarına uyarken koronavirüs enfeksiyonunun nasıl başlayacağıyla ilgili bilinçlenebiliriz. Uzmanlara göre ilk koronavirüs belirtisi koku ve tat kaybı olabilir.

Koku ve tat duyularımız burun ve dildeki sensörlerin aldıkları bilgiyi nöronlar aracılığıyla beyine iletmesiyle çalışıyor. Bu nöronların işlevine destek veren farklı hücreler de mevcut. Koronavirüs bu hücrelere girdiğinde koku ve tat alma becerilerimizi kötü etkileyebiliyor. Hastaların yaklaşık yarısında koku ve tat alma hislerinde güçlü ya da zayıf bir değişiklik ortaya çıkıyor. 

İngiltere’de bir kurumun kulak burun boğaz uzmanlarından topladığı bilgilerin yorumlanmasına göre ilk koronavirüsü belirtisi koku ve tat kaybı olabilir. Hatta bu belirti enfeksiyon kapıldıktan birkaç saat sonra bile ortaya çıkabiliyor. Bilindiği gibi virüsün belirti gösterme penceresi 14 güne kadar uzayabiliyor. Dolayısıyla riskli hareketlerde bulunanların kendilerini 14 gün boyunca izole etmesi gerekiyor. Ancak koku ve tat kaybı gibi bazı belirtiler ilk birkaç saatte bile çıkabilir.

Birçok hastada diğer belirtilerin gelişmemesi hatta koronavirüsü kaptıklarından haberdar bile olmadan iyileşmeleri mümkün. Bu özellikle genç hastalarda daha yüksek ihtimal taşıyor. Bağışıklık sistemi sağlıklı olan genç hastalarda bağışıklık tepkisi virüsün henüz burundayken yok edilmesi için yeterli olabiliyor ve virüs akciğere inerek ölümcül olabilecek zatürre oluşturamıyor. Ancak artık net bir şekilde bilindiği gibi her genç hastada koronavirüsün hafif atlatılacağı gibi bir garanti yok. Riski daha düşük olsa da koronavirüs herkeste ağır sonuçlara, hatta ölüme yol açabiliyor.

İlk koronavirüs belirtisinin koku ve tat kaybı olması hastalığın yayılmasını önlemede avantajlı olabilir. Ateş ve öksürükten daha dikkat çekici olan bu şikâyet görüldüğünde kişinin kendisini mutlaka izole etmesi gerekli. Böylece kendinde hafif geçse bile başkalarına bulaştırmasının önüne geçebilir. Yapılan araştırmalara göre koku ve tat kaybı belirtisinin genç hastalarda yaşlılara göre daha sık ortaya çıktığına da dikkat çekiliyor.

Op. Dr. Aytuğ ALTUNDAĞ

öncelikle merhaba hocam.benim cok yakın bir arkadasimda tat alamama sorunu var yediği hicbir yemegin tadini alamiyor ama bazen de birden tat alabilmey... devamı