Yeni bir çalışmaya göre, tümörlerde rahim ağzı kanserine neden olan “human papilloma virüsü”nün (HPV) bulunması, ağız-boğaz kanseri teşhisi konulmuş kişiler için önemli bir hayatta kalma göstergesidir. Söz konusu çalışma Ohio Devlet Üniversitesi, Karşılaştırmalı Kanser Merkezindeki araştırmacıların yönetiminde gerçekleştirildi.

Çalışma, New England Tıp Dergisi’nde konuya ilişkin bir makale eşliğinde yayımlandı. Çalışmaya göre, tümörlerde HPV virüsü bulunması, hastanın genç ve tümörün küçük olması gibi, tedavi için daha elverişli faktörlerden daha açıklayıcıdır.

Kanser evrelerinin seyrini etkileyen, ikinci hayatta kalma belirleyicisi, yaşam boyu sigara içmek ya da içmemektir.

Bulgular, hastalardaki tümörlerde bulunan HPV virüsünün ve sigara içme geçmişinin, tedavinin yoğunluğunu belirlemede, diğer kanser belirleyenlerine ek olarak kullanılabileceğini ileri sürüyor.

Radyoterapi Onkoloji Grubu (RTOG) tarafından gerçekleştirilen üçüncü aşama klinik çalışmalar; 3 ve 4. aşamada bulunan, radyasyon ve kemoterapi kombinasyonlu tedavi gören ağız-boğaz (orofarengeal) kanserli 323 hastada, kanser ilerlemesi olmadan hayatta kalmayı inceledi. Bu hastaların 206’sı HPV pozitif tümörlü, 117’si de HPV negatif tümörlüydü. HPV pozitif tümörü olan hastalarda 3 yıllık genel hayatta kalma oranı yüzde 82,4 iken, HPV negatif tümörlü hastalarda bu oran yüzde 57,1 olarak gözlendi. Kanserde ilerleme olmaksızın hayatta kalma oranı da, her biri için yüzde 73,7 ve yüzde 43,4 olarak gerçekleşti.

Araştırmacılar hayatta kalmanın diğer önemli belirleyicilerini düzenlerken hastanın yaşı, ırkı, tümör ya da nodülün hangi aşamada olduğuyla tütün kullanımı faktörlerine baktılar. HPV pozitif olan kanser hastalarının ölüm riskinin, HPV negatif olan hastalara göre yüzde 58 daha az olduğunu tespit ettiler. Bu çalışmayla, tütün kullanımının ölüm riskini büyük oranda artırdığına bir kez daha dikkat çekildi. Elde edilen bulgular, doktorların hastaları klinik testlerde HPV durumlarına, sigara bağımlılıklarına ve kanserin aşamasına göre düşük, orta ya da yüksek ölüm riski taşıyan hastalar olarak sınıflandırmalarına olanak sağlayacak. Buradan sağlanan bilgilerse, daha sonra hangi hastanın yoğun araştırma terapilerine alınacağını belirlemede kullanılabilecek.   

“Daha önceki çalışmalar, ağız-boğaz tümörlerinde HPV virüsünün bulunup bulunmamasıyla hastanın hayatta kalması arasında bir ilişki olduğunu gösterdi. Ama olumlu sonuçlardan, hastalarda bulunan diğer faktörlerin sorumlu olup olmadığını belirleyemedi,” değerlendirmesini yapan araştırmacılar, yeni bulguların bu tür kuşkulara kapıları kapattığını belirtiyorlar. Onlara göre yeni bulgular, “Hastalar için kişiye özel tedavi sağlamada, moleküler ve davranışsal faktörlerin nasıl kullanılması gerektiğini belirleyecek klinik tedavilerin tasarlanabilmesi alanında, ilerlemeye olanak sağlayacak.”

Henüz bir hastada kanser terapisinin, bu faktörlere bağlı olarak nasıl yapılması gerektiğini göstermek için verilerin yetersiz olduğu vurgulanıyor. Ama araştırmacılar 3 yıl içinde, hiç sigara içmemiş ya da az içmiş HPV pozitif tümörü olan hastaların yaklaşık yüzde 93’ünün hayatta kaldığını gördüler. Diğer taraftan, sigara içen ve HPV pozitif tümörü olan hastaların yüzde 70’i, sigara içen ancak tümörlerinde HPV virüsü bulunmayan hastaların da yüzde 46’sı hayatta kalabildi.

Kanserin kötüleşme ya da tekrarlama riski, içilen her bir paket yılı sigarayla birlikte yüzde 1 oranında artıyor (bir paket yılı, bir yıl boyunca, günde bir paket sigaraya karşılık gelir).

“Kişide ağız-boğaz kanseri riskini yaratan iki risk faktörü, ayrıca hastanın hayatta kalmasını da belirleyen en önemli faktörlerdir. Bu durum, muhtemelen söz konusu faktörlerin, kanserlerin genetik profillerini ve tedaviye nasıl karşılık vereceklerini belirlemesinden kaynaklanıyor,” diyor araştırmacılar.  

O zamandan beri, tütün kullanımının orofarengeal kansere etkilerini araştırmak için bir izleme çalışması yürütülüyor. Elde edilen bulgular, Amerikan Klinik Onkoloji Birliği yıllık toplantısında açıklandı.

Ağız-boğaz kanseri, ağzın hemen arka tarafındaki bölümünde, boğaz girişinde gelişir. Geçen 30 yıl süresince kafa ve boyun kanseri oranında düşüş yaşanırken, HPV pozitif ağız-boğaz kanseri vakalarının sayısı hızla artıyor.  Bugün, ağız-boğaz bölgesi kanserlerin neredeyse yüzde 70’i HPV pozitiftir.

Doç. Dr. Kürşat YELKEN

erhabalar hocam. Benim babama gırtlak kanseri teşhisi koyuldu ve gırtlağın hepsini alacaz dediler. Biz aldırmak istemiyoruz radyoterapi deneyelim diyo... devamı