Bir araştırmaya göre, gırtlak kanserinin doz yoğunluk ayarlı radyoterapiyle (IMRT) tedavi edilmesi, hastalar için geleneksel radyoterapiden (CRT) daha iyi bir yaşam kalitesine olanak sağlıyor. Söz konusu çalışma, Amerikan Terapatik Radyoloji ve Onkoloji Birliğinin resmi yayını olan Uluslararası Radyasyon Onkolojisi, Radyasyon Biyolojisi ve Radyasyon Fiziği Dergisi’nde yayımlandı. 

Bazen boğaz kanseri de denilen “orofarenks kanseri”, boğaz girişinde ağzın hemen arkasında konumlanmış “orofarenks” diye adlandırılan bölümde meydana gelen bir kanserdir. Bu kanser, dilin arka tarafını ve bademcikleri de içine alır.

Ağız ve boğazın iç tabakasını oluşturan hücrelerde gelişen skuamöz hücreli karsinom, boğaz kanserlerinin yüzde 90’dan fazlasını oluşturur. Son yıllarda, genç insanlarda ve sigara içmeyenlerde de bu kanserin daha sık meydana gelmeye başlamıştır.     

Iowa Ünivesitesi, Radyasyon Onkolojisi ve Otolarengoloji Bölümü-Kafa ve Boyun Cerrahisi tarafından yapılan çalışmanın odaklandığı konu; orafarenks kanseri teşhisi konulmuş kişilere uygulanan geleneksel radyoterapiyle IMRT tedavisinin, hastaların yaşam kalitelerine etkileri arasındaki farkları karşılaştırmaktı.

“Kanser teşhisi ve tedavisinin başlamasından önceki yaşam kalitelerini koruma imkanlarının olması, hastalar için önemlidir. Bu çalışma, orafarenks skuamöz hücreli karsinom teşhisi konulmuş ve tedavi seçeneklerini değerlemndirmekte olan hastalar için paha biçilmez değerdedir. Çünkü şimdi biliyorlar ki, doz yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT) onlara daha iyi bir yaşam kalitesi sunabilir.”

Geleneksel radyoterapi (CRT), tümöre dışarıdan iki ya da üç radyasyon ışını yönlendirir. Bu sırada ağız içi ve tükürük bezlerinin de dahil olduğu birçok komşu organ da, tümörün aldığı yükseklikte radyasyona maruz kalır. Bunun sonucunda tükürük bezleri radyasyon tarafından tamamıyla tahrip edilir ve bazı hastalar şiddetli ağız kuruluğu yaşamaya başlarlar. Bu nedenle yaşam kaliteleri çok düşer.

IMRT yeni bir teknolojidir ve CRT’den farklıdır. IMRT, daha küçük ışınlara ayrışabilen, yani kırılabilen çoklu radyasyon ışını kullanır. Dolayısıyla onkologların, ışınları yalnızca tümöre odaklamasına olanak vererek, komşu dokuların yüksek radyasyona maruz kalmasını önler. Böylece, bu dokuların, özellikle de tükürük bezlerinin fonksiyonları korunmuş olur.

Çalışmaya, Ulusal Sağlık Enstitüsünün finanse ettiği Sonuç Değerlendirme Projesi verilerinde yer alan 53 hasta dahil oldu. Bu çalışma, verilerin periyodik olarak karşılaştırmalı değerlendirmesinin yapıldığı “boylamsal” bir çalışmadır. 10 yılı aşkın bir süredir devam eden çalışma, ileriye dönük sonuçlar çıkarabilmek amacıyla, sindirim ve solunum yolu karsinoması teşhisi konulan kişilerden veriler toplamak için başlatıldı. Çalışmaya katılan hastaların 27’si IMRT’yle, 27’si de geleneksel radyoterapiyle (CRT) tedavi edildi.

Çalışmada kullanılan veriler, tedavinin başlamasından önce ve tedavi bittikten sonraki 3, 6 ve 12. aylarda toplandı. Katılımcılardan ayrıca yaşam kalitelerine ilişkin bir anket doldurmaları da istendi. Bu anketle değişik zamanlarda, hastaların yeme, konuşma, estetik (fiziksel görünüşlerindeki değişiklikler) özelliklerinin ve sosyal hayatlarının etkilenme düzeyi (diğer insanlarla etkileşimlerinin nasıl olduğu) verilerle ortaya çıkarıldı.

Çalışma, tedavinin bitiminden 12 ay sonra, IMRT’yle tedavi olan hastaların, verilerle ortaya konulan dört alanda daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olduklarını gösterdi. Ama yaşam kalitesi bakımından her iki grup arasındaki en büyük farklılık, yeme konusundaydı. IMRT’yle tedavi edilen hastalar, tedavi bittikten 6 ay sonra yemelerinde bir iyileşme yaşadılar ve bu gelişme tedaviden 12 ay sonrasına kadar devam etti. CRT tedavisi alan hastalar, tedavi bitiminden 6 ay sonraya kadar kötüleşmeye devam ettiler ve tedavinin bitiminden sonraki 12. aydan itibaren de asgari ölçüde bir düzelme yaşadılar.

Doç. Dr. Kürşat YELKEN

erhabalar hocam. Benim babama gırtlak kanseri teşhisi koyuldu ve gırtlağın hepsini alacaz dediler. Biz aldırmak istemiyoruz radyoterapi deneyelim diyo... devamı