Cilt kanseri ölümlerinin yüzde 75'inden fazlasına neden olan ve en ciddi cilt kanseri türü olan melanom söz konusu olduğunda, nedenlerine ve özelliklerine dair gerçekleri bilmek hayatınızı kurtarabilir. Dermatologlar, melonama dair birtakım yaygın yanlış kanıları bertaraf etmenin, daha fazla insanın risk faktörlerini anlaması ve tipik teşhis şablonuna uymayan melanomların farkına varılmasına yardımcı olabileceğini düşünüyor.

Konunun uzmanları, melanomun nedenleri ve belirtileri üzerine yapılan tüm açıklamalara rağmen, potansiyel olarak ölümcül olan bu hastalığa dair halen bir dizi yanlış anlama olduğunu belirtiyorlar. Bilim insanlarına göre, bu yanlış kanılar, bazı insanların cilt tiplerinden dolayı melanom riski taşımadıklarını düşünmelerine veya hastalığın tipik belirtilerini göstermedikleri için ikaz işaretlerini görmezden gelmelerine neden olabiliyor.

Yanlış Kanı: Tüm melanomlar ABCD kuralını izler.

Gerçek: Melanomun erken teşhisi için geçerli olan ABCD kuralı, 20 yılı aşkın bir süre önce oluşturuldu ve hekimlere, potansiyel olarak kanserli lezyonları iyi huylu pigmentli benlerden ayırt etmelerine yardımcı olmak için bir araç sağladı. ABCD, Asitmetri (benin bir yarısının diğerinden farklı olması),  Border (kenar düzensizliği - melanomların kenarları veya sınırları genelde dağınıktır veya çentiklidir), Colour (renk değişikliği - melanom çoğunlukla aynı bölgede farklı renklerde görülür) ve Diameter (çap - çoğu melanom teşhis edildiğinde, daha küçük olabilmesine rağmen, genelde çapı 6 mm'den daha büyüktür) kelimelerinin kısalkmasıdır.

Ancak tüm kurallar gibi burada da istinaslar vardır. Bir dizi çalışma, tüm melanomların ABCD kuralını izlemediğini gösterdi. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışmada, melanom teşhisi için ABCD kriterlerine uymayan ve nodüler melanom (NM) olarak bilinen belli bir tip melanom incelenmiş. NM'ler genelde tek renkli ve pigment (renk hücresi) içermeyen simetrik ve kabarık lezyonlar olarak ortaya çıkar.

Uzmanlar: "Melanom denince çoğu insanın aklına, genelde kahverengi veya siyah renkli lezyon ya da renk değiştiren bir ben gelir. Bu çalışmada, araştırmaya katılan NM hastalarının yüzde 57'sinin nodüler melanomlarının, lezyonlarında bir renk değişikliği gösteren daha bilindik "yüzeysel yayılan melanom" tipi olduğu görüldü. Buna karşın yüzde 71'inde gözle görülür bir renk değişimi bildirilmemiş ve dolayısıyla lezyonların renk değişimi göstermediği açığa çıkmıştır. Bu durum; NM hastalarının, ABCD göstergelerinden çok, genelde üzerinde kıyafet varken benin kanaması veya kıyafete takılan şüpheli lezyonların değişen doğasına daha fazla inandıklarının bir örneğidir. "    

Başka bir çalışmada ise, tüm melanomların ABCD kuralını izlemediği savı; boyutlarında, şekillerinde ve belirtilerinde (genelde kaşınma, kanama veya aşırı hassasiyet) değişikliklerle karakterize olan bazı melanomların "evrilen" doğası ve daha ufak boyutlarını (6 mm'den küçük) gösteren verilerle destekleniyor.

Yanlış Kanı: Üzerinde kıl olan benler kanserli değildir.

Gerçek: Üzeri kıllı melanosit (pigmentli) benlerin büyük bir çoğunluğu iyi huylu olmasına rağmen, birkaç yıl önce yapılan yeni bir çalışma, bir veya daha fazla kılı olan pigmentli bir lezyonun, yayılan melanom olduğunu kanıtlayan üç vakaya yer veriyor. Bu çalışmada, pigmentli lezyonların sadece kıl taşıdığı için, olası bir melanom teşhisinin otomatik olarak ihtimal dışı bırakılmaması ve hastaların tüm benlerinin, üzerinde kıl olup olmadığının bir önemi olmaksızın, cilt kanserinin diğer belirtileri için yakından izlenmesi gerektiği vurgulanıyor.  

Araştırmacıların da bahsettiği gibi, üzerinde kıl olan benin kanserli olmayacağı kanısı, yıllar önceki tecrübelere dayanıyor. Geçmiş yıllarda, melanomun daha ileri evrelerinde teşhis edilmesinin bu yanlış kanıya kaynaklık edebileceği, olası bir açıklamadır. Çünkü ilerlemiş aşamada olan daha büyük ve kalın lezyonlar, sonunda çevresindeki kıl köklerini yok eder. Bugün dermatologlar, lezyonlar daha ince olsa bile, kıl köklerinin yok olmasından daha erken bir evrede melanomları teşhis edebiliyorlar. Bu çalışma, açıkça melanomun teşhisi için tüm olasılıkların zorlanabileceğini ve tüm şüpheli lezyonların istisnasız değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor.

Yanlış Kanı: Koyu tenli insanlar cilt kanseri olmazlar.

Gerçek: Diğer ırklara nazaran, beyaz tenli insanlarda melanom gelişme olasılığı 10 kat daha fazladır. Çalışmalar Afrika kökenli Amerikalıların tırnaklar, ayak tabanları, avuç içleri, ağız, burun yolları ve üreme organları gibi vücudun güneş görmeyen yerlerinde bu sorunu geliştirme olasılığının daha fazla olduğunu gösteriyor. Bir çalışma, beyaz tenli hastaların yüzde 90'ının, ciltlerinin sürekli güneş gören bölgelerinde melanom gelişirken, Afrika kökenli Amerikalı hastaların sadece yüzde 33'ünün bu bölgelerde melanom geliştirdiklerini gösteriyor.

Araştırmacılar, "Melanom ve diğer cilt kanserlerinin, koyu tenli insanları etkilemediği yaygın inanışı ile cilt kanserlerinin sadece güneş gören yerlerde geliştiği yanlış kanısı el ele gidiyor. Aslında bu 'gizli' melanomlar aşırı derecede tehlikelidir, çünkü melanom tespitinin ABCD kuralına her zaman uymazlar. Belirtileri diğer sağlık sorunlarını taklit edebilir ve kolaylıkla tespit edilemezler. Tüm hastalar gibi, koyu tenli insanların da düzenli olarak kendi cilt kontrollerini yapmaları için yukarıdaki önerileri dikkate almaları ve gizli melanomların belirtilerini nasıl ayırt etmek gerektiğini öğrenmeleri gerekmektedir" diye açıklamada bulunuyorlar.

Uzmanlar, koyu tenlilerde teşhis edilmiş melanomun, çoğunlukla vücudun diğer kısımlarına da sıçradığını vurguluyorlar. Bir çalışmada, Afrika kökenli Amerikalı hastalar ile beyaz tenli hastalarda melanom teşhisinin konduğu evre ve hastalığın tahmini sonuçları birbiriyle karşılaştırıldı. Üzerinde çalışılan 649 hasta içinden beyaz tenli hastaların sadece yüzde 12.7'sine karşın Afrika kökenli Amerikalı hastaların yüzde 32.1'ine melanomun III. veya IV. evresi teşhisi kondu. Melanom bu evrelere ilerlediğinde genelde ölümcüldür.

Uzmanlara göre: "Konu melanom olduğunda, tüm bu yanlış kanıların ortak paydasında, hastaların ve benzer şekilde dermatologların bilinenin ötesini düşünmeleri gerektiği gerçeği vardır. Hastaların bir sorun oluşturabilecek herhangi bir değişiklik için ciltlerini izlerken tetikte olmaları ve dermatologların da melanomu en erken ve en tedavi edilebilir evresinde teşhis ederek tedavide önemli bir rol oynamaları gerekiyor."

Op. Dr. Sinan GÖKER

Sari leke hastaliginin tedavisi var mi? Ve buna dair bir gelişme var mi?... devamı