Gümbürtü günümüzün bir icadı değil. Ta antik Roma bile tantana kontrol altına alınmak zorundaydı. Bunun sonucunda, hicivci Juvenil (İS 100) şehirdeki ses düzeyini bir uyku “Drusus”u aşırırdı (Roma İmparatoru Claudius Drusus derin uykusuyla meşhurdu). Gürültücü Juvenal, birçok kent sakinine uykusuzluk çektirdi, gümbürtü bazılarını öyle hasta etti ki ölmek bile istediler.
Stoik Seneca da (İS 1-65) çeşitli ses kirliliği türlerini ayırdı. Özellikle rahatsız edici olarak yüksek sesleri seçti. Tahminine göre, başka bir ses sadece “kulağımıza takılıp onu doldururken” bunlar doğrudan ruha etki ediyor. Müzik de örneğin tekdüze sesler halinde daha sert sekiyor.
Bunlar doğru mu? Sesler ve müzik ille de bilinçlilikte baskı yapıp orada, filozof Schopenhauer’ın (1788-1860) yakındığı gibi, düşünceleri “parçalıyor” mu?
İş yerlerindeki bitmek bilmeyen cep telefonu laklakları, arka plandaki müzikler ve ayak seslerinden sinirleri oynayanlar, bunları kendi istekleri dışında duymak zorunda kalırlar. Son yıllarda araştırmacıların keşfettiği üzere, aslında gürültünün birçok etkisi vardır. Gürültü iletişimi baltalamakla kalmaz, duygusal yönden de baskı yapar, kan basıncını yükseltir, hatta uzun vadede kalpte kan dolaşımı sorunları meydana getirir. Psikoloji deneylerinin de gösterdiği üzere, belli sesler ruhsal özelliklerimizi olumsuz şekilde etkiliyor.
Arka plan sesleri sözel kısa dönem hafızaya zarar veriyor
Psikologlar bu bilişsel yönü ilkin 1980’li yıllardaki gürültü araştırmasında ileri sürdüler. Denekler dikkat etmese de veya deney katılımcısı anlaşılmayan yabancı bir dil kullansa da arka plan seslerinin, onların kısa dönem hafızalarına zarar verdiğini tespit ettiler. Psikologlar birkaç yıl önce, bilgileri bir süre saklayıp kişinin o sırada neyi n bilincinde olduğunu belirleyen kısa dönem hafıza olarak bir iş hafızası modeli oluşturmuşlardı. Bu süreç, arka plandaki dile karşın özellikle zarar verici görünüyor!
Psikologlar, hafıza modelinin önemli bir unsuru olarak sesbilimsel döngü kavramını şekillendiriyor. Bu, işitme duyusunda güçlü biçimde fonetik olan malzemenin, örneğin bir telefon numarasının sürekli içsel tekrarla kaydedildiği bir ses şeridi döngüsü gibi zihinde canlandırılıyor. Kısa dönem hafızanın müdahaleye ne kadar yatkın olduğunu basit bir deney gösteriyor: Deneklerin, bir bilgisayar ekranındaki sayıları ezberlemeleri, ardından da doğru sırada tekrarlamaları gerekiyordu. Doğru tekrarlanan sayıların miktarı hafıza boyutunu gösteriyordu. O sırada, her kulaklığa işle alakasız olan alçak arka plan sesi, örneğin eski borsa iletileri verildi, bununla birlikte deneklerin hafıza kapasiteleri önemli ölçüde düştü. Hata oranları %30 oranında arttı.
Bundan, alakasız dilsel seslerinin başlı başına dikkati dağıttığı, böylece bilişsel kapasiteye zarar verdiği çıkarılabilir. Ama başka çalışmalarda, bilinmeyen yabancı diller ve geriye doğru çalınan cümleler de deneklerin dikkatini dağıttı.
Kaynak: Spiegel.de
Elektriklenme
Uzm. Dr. M.Şerif ÖNEN
Sorunum şu; diz, omuz ve el bileklerimden sesler geliyor. Doktora gittim fakat spor yapıp süt ürünleri tüketmemi, durumumun iyi olduğunu söyledi. Anca... devamı
Yüksek Tansiyonun Nedeni Virüs Mü?
Fazla Oturmak Diyabet Ve Kalp Hastalıkları Riskini Artırıyor
Yüksek Kolesterol Riskleri: En Büyük İki Tehlike
Kan Testleri