Düşükler, gebeliğin ilk 12 haftasında meydana gelen gebelik kayıplarıdır. Gebelik kayıplarının altında değişik nedenler yatmaktadır. Bunlar gebelik kesesinin oluşmaması, embriyonun kalp atışlarının gelişmemesi ya da kanamayla gebeliğin kaybedilmesi olabilir. Düşüklerin altında yatan ve en sık rastlanan ana nedenlerden biri, embriyodaki kromozomal bozukluklar, yani embriyonun genetik olarak aktarımında sahip olduğu bozukluklardır. Bunun dışında enfeksiyonlar, rahme ait yapısal bozukluklar, çift rahim olması, rahim içinde geniş bir perde bulunması gibi faktörler düşüklere yol açmaktadır. Önemli bir diğer grup da ailesel trombofili denilen olgulardır. Yani anne adayında damar içi pıhtılaşmaya yatkınlık ve buna bağlı olarak da düşük riskinin artmasıdır. Erken dönemdeki gebelik kayıplarına, doğal gebeliklerde yüzde 15 oranında rastlanmaktadır. Yani her altı gebelikten biri düşükle sonlanmaktadır. Yardımcı üreme teknikleri yoluyla oluşan gebeliklerde bu oran bir miktar artış gösterir. Yapılan istatistiki çalışmalara göre bunlarda düşük oranları yüzde 15 ila 23 arasındadır. Yani yardımcı üreme teknikleri, doğal gebeliklere oranla düşük riskinin artış gösterdiği vakalardır. Ancak bu artışı, tümüyle bu prosedürün sonucu olarak düşünmemek gerekir. Yani IVF uygulamalarının bir sonucu olarak görmemek gerekir. Bu olgularda daha çok yakın takip, gebenin sürekli kontrol altında tutulması, embriyonun verildiği günün net olarak bilinmesi ve buna bağlı olarak, daha ultrasonda saptanmamış gebeliklerin kanda bilinerek takibe alınması gerekmektedir. Bir de ilgilenilen hasta grubunun getirdiği ek faktörler vardır. İlerlemiş kadın yaşı ve kötü sperm parametreleri düşük riskini arttıran faktörlerdir. Tüp bebek tedavisi gören hastalarda bu vakalar daha fazla olduğu için, düşük olaylarına da bir miktar fazla rastlanabilmektedir.

Prof. Dr. Kaan AYDOS

Hocam merhaba 2,5 yildir cocugumuz olmuyor. bir tup bebek merkezinde sperm sayimin cok dusuk oldugu defalarca sormama ragmen normal yollarla cocugumun... devamı