Parkinson Hastalığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bülent Elibol, 11 Nisan Dünya Parkinson Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Parkinson hastalığı konusunda toplumsal farkındalık ve bilinçlenme yaratmak adına her yıl ''Dünya Parkinson Hastalığı Günü''nde çeşitli aktiviteler yapıldığını hatırlattı.

Bu bağlamda Türkiye'de de Parkinson Hastalığı Derneği'nin, 11 Nisan'ı içine alan hafta boyunca hastalık hakkındaki önemli ve güncel bilgileri toplumla paylaştığını belirten Elibol, Parkinson hastalığının uzun süreli, yavaş ilerleyici bir hastalık olması nedeniyle tedavisinde hastanın ve ailesinin hekimle uzun yıllar iş birliği yapması gerektiğini vurguladı.

Prof. Dr. Bülent Elibol, Parkinson genelde yaşlılık hastalığı olarak bilinse de başlangıç yaşının 30'lara kadar inebildiğini belirterek, şu bilgileri verdi:

''Burada önemli olan erken teşhis ve doğru tedavi yöntemiyle hastalık belirtilerinin önemli ölçüde kontrol altına alınabileceğinin, böylelikle yaşam kalitesinin yükseltileceğinin bilinmesidir. Yavaş ilerleyen bu hastalığın her aşamasında oldukça etkin, çok sayıda ilaç ve cerrahi tedavi imkanları vardır. Bu yöntemler ülkemizde de yaygın olarak hastalara sunulmaktadır. Bu tıbbi yöntemler yanında özgün fizyoterapi uygulamalarıyla pratik çözümler üretilerek, hastanın evdeki ve işteki günlük yaşamını kolaylaştırmak mümkün olmaktadır."

Parkinson'un işlevsel yaşamın sonu olmadığını dile getiren Elibol, kişinin, kendisinde veya sevdiklerinde titreme ve hareketlerde yavaşlama görmesi durumunda, bunları basitçe yaşlılık belirtisi olarak yorumlamaması gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Elibol, erken teşhis ve doğru tedaviyle Parkinson'un etkilerini azaltmanın mümkün olduğunu belirterek, ''Hastalığın tedavisi uzun soluklu bir süreçtir ve bu sürecin her aşamasında hasta ve hasta yakınlarının uzman hekimlerle yakın işbirliğini sürdürmeleri önemlidir,'' ifadesini kullandı.