Her ebeveyn çocuğunun uykuya ne kadar ihtiyaç duyduğunu bilir. Büyüme ve gelişme için uyku şarttır ancak uyku düzgün davranış için de gereklidir. Ebeveynler yorgun olduğunda sabırsız ve huysuz olabilirler, bu çocuklar için de geçerlidir. Ancak çocuklarda bu hislerin dışavurumu farklı olabilir.

Yapılan bir çalışmada uyku ve beyin arasındaki bağlantı araştırılmıştır. Katılımcılara beyin görüntüleme taramaları sırasında fotoğraflar gösterilmiştir. Bunlar nötrden oldukça rahatsız edici resimlere kadar değişmiştir. Katılımcıların yarısı güzel bir gece uykusundan sonra uygulamaya katılmış diğer yarısı ise 35 saat boyunca ayakta tutulduktan sonra uykusuzken katılmıştır. İki grup da amigdala ve prefrontal korteks bölgelerinde tepki vermiştir. Bu bölgeler tepkiyi ve duyguları kontrol ederler. Ancak uykusuz olanların tepkisi %60 daha şiddetli olmuştur.

Okul öncesi dönemdeki çocukların günde birden çok kez uyuması gerekir. Bu dönemde duyguları ve tepkileri kontrol etmek öğrenilir. Uyku eksikliği bunu zorlaştırır. Yorgun küçük çocukların öfke nöbetine girmesi daha olasıdır. Ayrıca dünyayı keşfederken güvende olmalıdırlar. Zayıf tepki kontrolü kazalara sebep olabilir. Bu yaşta 8-9 saat boyunca uyanık olan çocukların ciddi bir kaza geçirme olasılığı %86 daha yüksektir.

Çocuklar okula başladığında uyku ihtiyaçları azalır. Ancak uykunun önemi yine de büyüktür. Geceleri 10 – 12 saat uyumaları gerekir. Yorgun çocuklar hiperaktif olabilir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu teşhisi koyulan çocukların %20 – 25’inin uyku eksikliği olduğu düşünülmektedir. Ebeveynlerin uyurken çocukları dinlemeleri önerilir. Eğer horluyorsa veya dişlerini gıcırdatıyorsa bir uyku bozukluğu olabilir.

Gençlik döneminde ise duygular ön plandadır. Sosyal hayat, oyunlar, filmler ve ödev gibi sebeplerle uyku düzeni bozulabilir. Günde bir saat eksik uyumanın etkileri bile zaman içinde birikebilir. Sonucunda ruh hali dengesiz olabilir veya depresyon görülebilir. Kızgınlığını kontrol altında tutması zorlaşır. Ayrıca uyku eksikliği tepki verme süresini ve karar verme yeteneğini etkiler. Bu da özelikle araç kullanırken tehlikenin artmasına yol açabilir.