Zayıf kişilerin de yüksek şeker ve kalp hastalıkları riski olabilir: Uluslararası bir araştırma ağı, bir yandan daha az vücut yağı oranıyla bağlantılı, diğer yandan da yüksek kan şekeri ve kolesterol düzeyinden sorumlu bir gen değişkeni buldu.

Kurul, bilim insanları 10 ayrı ülkeden katılan 26 ayrı çalışmanın verilerini kullandı. Araştırmacılar, vücut yağ oranını etkileyen genleri bulmak amacıyla, 76.000’den fazla kişinin genetik yapısını inceledi.

Aslında, bu sırada bilim insanları, az vücut yağıyla ilişkili bir gen değişkeni (IRS1) saptadılar: Ne var ki, bu yalnızca deri altı yağ dokusu miktarını azalttı. Organların etrafında bulunan yağ depoları bu gen değişkeninden etkilenmiyor göründü. Şimdiyse karında, iç organsal denilen yağ bilhassa zararlı sayılıyor.

Ama IRS1 geninin belirli bir değişkeni bulunan insanlarda da az ama sık sık kalp hastalıkları ve 2. tip diyabet meydana getiren bir yağ oranı vardı. “Bu hastalıklara yatkın olan yalnızca aşırı kilolu insanlar değil,” Cambridge’den projede yer alan bir araştırmacı. Zayıf kişiler, öncelikle dış görünümlerine bağlı, sağlıklı oldukları çıkarımında bulunmamalılar.

Çalışmanın yazarları, gen değişkeni olan insanların deri altına daha zor yağ depolayabildiğini, dolayısıyla yağın vücudun başka bölgelerine biriktiğini varsayıyorlar. Ama yağ orada organ işlevlerine zarar verebilir. “Genetik değişkenler, sadece toplam miktarı değil organlardaki yağ türünü de belirliyor,” diyor araştırmacılar. “Bundan kesin surette emin değiliz ama bu insanlarda yağın başka yerlerde biriktiğini varsayıyoruz, örneğin karaciğer veya kaslarda.”

Genin erkeklerdeki vücut yağ oranını kadınlardan daha fazla etkilemesi, araştırmacıların görüşüyle aydınlatılıyor: Erkekler doğal olarak kadınlardan daha az deri altı yağ dokusu üretiyorlar. Dolayısıyla yapıdaki değişikliklere kadınlardan daha yatkın oluyorlar. Fakat araştırmacılar, genlerin sağlıktan tek başına sorumlu tutulamayacağı konusunda uyarıyor: “Genin aslında bazı hastalıkların riskini etkilediğini unutmamalıyız. Ama beslenme davranışlarımız ve bedensel hareketliliğimiz de sağlımızda büyük rol oynuyor.”

Kaynak: spiegel.de