Nedir?

Nasal mukoza regio olfactoria ve regio respiratoria olmak üzere iki kısma ayrılır. Koku duyusu ile ilgili olan kısım, üst konka hizasından çekilen çizginin üst kısmında kalan regio olfactoria’dır.
 
Regio olfactoria, septumun üst I /3 üst kısmı, üst konka ve bunun üstünde kalan kısım ile nasal çatıyı içerir. Buradaki epitel duyu epiteli karakterindedir. Bu duyu epitelinde 4 tür hücre mevcuttur:
 
1. Olfaktuar Hücreler: Reseptör hücreler de denilen bu hücreler insanda yaklaşık 50 milyon adet bulunmaktadır. Bu hücrelerin aksonları 15-20 lif halinde nolfactorius'u oluştararak lamina cribrosadan geçtikten sonra bulbus olfactoriusa ulaşırlar. Hücre yüzeyinde silyalar mevcuttur.

2. Mikrovillüslü Hücreler: Olfaktuar hücrelerin 1/10'u kadar sayıdadırlar. Fonksiyonları tam olarak bilinmemekle beraber kemoreseptör oldukları düşünülmektedir.
 
3. Supporting (Sustentaculer, Destek) Hücreler: Olfaktor hücreleri birbirinden ayırırlar. Aksiyon potansiyeli taşımadıkları için koku iletiminde rol oynamazlar.
 
4. Basal Hücreler: Stem hücre görevini yaparlar. Zarar gören reseptör hücrenin yenilenmesini sağlarlar. Bu yenileme siklüsü yaklaşık 30-40 gün sürer. Regio olfactoriada bulunan Bowman guddeleri, mukus salgılar ve bu mukus epitelin üzerini örter. Bowman guddeleri ve supporting hücrelerin içerdiği pigment granülleri regio olfactorianın sarımsı rengini verir.
 
Regio olfactoriadaki olfaktuar hücrelerin (bipolar hücreler) aksonlan I5-20 lif halinde nolfactorius'u olutturarak lamina cribrosadan geçerler. Ön kranyal fossada frontal korteksteki bulbus olfactoriusa ulaşırlar. Nolfactorius, bulbus olfactoriustaki mitral hücrelerle sinaps yapar.
 
Mitral hücreler koku yollarının ikinci nöronlarını oluştururlar. Bu hücrelerin aksonları ise traktus olfactorius lateralis ve medialis'i oluşturarak koku merkezlerine giderler. Koku merkezleri oldukça komplekstir ve olfaktuar tüberkül, preform korteks, amygdaloid nükleus, anteriör olfaktuar nükleus ve enterhinal korteks gibi yapılardan oluşur. Bu merkezler ayrıca yiyecek alımı, ısı regülasyonu, uyku siklüsleri, görme, işitme, tat fonksiyonları ile ilgili stimülasyonlarda alırlar.
 
Koku stimülasyonları bu merkezlerden sonra hipokampus, hipotalamus ve limbik sistemin diğer bölgelerine giderler. Koku duyusunun oluşabilmesi için ortam havasının regio olfactoria'ya ulaşması gerekir. Normal solunum sırasında havanın az bir kısmı bu bölgeye ulaşır. Ancak kuvvetli burun çekilmesi sırasında hava nasal kavitenin üst kısımlarına daha çok ulaşır.
 
Kokulu maddeler havada oluşturdukları partiküller sayesinde regio olfactoria tarafından fark edilirler. Bu partiküllerin ayırt edilmesi konusunda değişik teoriler üretilmiştir. Kokunun fark edilmesinin havadaki molekülün eriyebilirliğine, moleküler ağırlığına, şekline, penetre olduğu bölgeye bağlı olduğu ileri sürülmüştür. Son yıllarda olfaktuar mukozada G proteini adı verilen ve koku moleküllerini taşıyan bir protein bulunmuştur. G proteininin yetersizliğinin mevcut olduğu tip l-a psödohipoparatiroidizm'de koku duyusu da bozulur. 

Testleri

Koku Duyusu Testleri
 
Koku duyusunun değerlendirilmesine yönelik yapılan testlerin çoğu subjektiftir: Bu testlerden bazıları şunlardır:
 
Dilüsyon testleri: Kokulu madde hava veya sıvı içeren bir tüp içine konarak hastaya koklatılır. Hasta kokuyu duymuyorsa kokulu madde oranı arttırılır. Hastanın hangi miktardan itibaren kokuyu aldığı not edilir. Karşılaştırma amacıyla normal kişilerin koku alma eşikleri belirlenebilir. Her iki taraf da ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
 
Olfaktuar Spektrogram: Genel olarak bilinen kokular sıvı içinde çözünmüş halde kaplara yerleştirilir. Enjektör ve burun ucuna yerleştirilen tüp aracılığı ile bu kokulu maddeyi içeren hava burun içine verilir. Hastanın kap içinde ne miktarda kokulu madde varken, hangi kokuyu alabildiği not edilir. Hem eşik belirleme hem kokuyu ayırt etme testidir.
 
Butanol Etik Testi: Bir şişeye su, bir şişeye de su içinde butanol konur. Hastadan hangisinin kokulu olduğunu ayırt etmesi istenir. Ayırt etmedikçe butanol miktarı artırılır. Kokulu şişeyi ayırt ettiği zaman, artırım yapılmadan tekrar sorulur. Yine bilirse eşik değer olarak belirlenir.
Eşik değerler normal kişilerle karşılaştırılır.
 
Bu koku testlerini uygularken buruna verilen havanın sabit basınç, sabit hız ve sabit ısıda olmasını sağlayan aletlerle daha güvenilir sonuçlar elde edilir. Koku duyusunun değerlendirilmesinde bazı objektif testlerde geliştirilmiştir. Ancak bunların klinik uygulanabilirliği düşüktür.
 
Bu testlerden elektroolfaktogram'da regio olfactoria üzerine bir elektrot yerleştirilir. Eğer reseptör hücreleri uyarılırsa negatif bir dalga oluşur. Elektroolfaktogram, olfaktuar mukoza hastalıklarını santral hastalıklardan ayırmaya yarayan tek yöntemdir. Bir diğer objektif testte, koku uyarılır beyin sapı potansiyelleridir Bu testte perkutanöz olarak yerleştirilen elektrotlar yardımı ile kokulu maddelere karşı beyin sapı potansiyelleri ölçülür Yapılan çalışmalarda kokulu uyarana karşı 150 ve 350 ms'de ortaya çıkan iki potansiyel elde edilmiştir. Ayrıca kokulu uyarana karşı elektroensefalografi sonuçlarındaki değişiklikler belirlenebilir.

Koku testleri hastanın yaşından etkilenir. Çocuklarda ve yaşlılarda test sonuçlan daha sübjektif olur. Kokulu maddelere karşı adaptasyon da, bu testler sırasında sorun yaratabilir.
 
Genellikle 15 dakika arasında kokuya karşı önemli bir adaptasyon gelişir. Kadınlarda ovulasyon döneminde daha iyi koku alınırken, menstrüasyon sırasında koku duyusu azalır.

Çeşitleri

Koku Bozukluğu Çeşitleri
 
Koku bozukluklarını incelerken bazı terimler kullanılır.
 
Anosmi: Koku duyusunun tamamen kaybolmasıdır: Parsiyel anosmi'de bazı kokulara karşı spesifık anosmi de bir kokuya karşı kaybolmuştur.
Hiposmi: Koku duyusunun azalmasıdır. Bu da parsiyel veya total olabilir.
Hiperosmi: Koku duyusunun normal kişilere göre artışıdır. Anosmi ve hiposmi gibi total, parsiyel veya spesifik olabilir.
Phantosmi: Hiç kokulu uyaran olmadığı halde koku algılamak
Parosmi: Mevcut kokuyu yanlış algılamak
Kakosmi: Kokuları kötü koku şeklinde algılamak.
 

Sebepleri

Koku duyusunun bozuklukları da iletim tipi ve sensörinöral olmak üzere ikiye ayrılır Koku partiküllerinin olfaktuar mukozaya ulaşmasını engelleyen patolojiler iletim tipi, olfaktuar sinir ve sonraki koku yollarının patolojileri ve sensörinöral tip koku bozukluğu oluşturur. Bu koku bozuklukları çeşitli nedenlere bağlı olabilir En sık görülen sebepler şu şekildedir:
 
Obstrüktif Burun ve Sinüs Hastalıkları
Hava akımının regio olfactoria'ya ulaşmasını engelleyen obstrüktif patolojiler koku duyuşunun azalmasına veya kaybolmasına neden olabilir. Bu patolojiler arasında septum deviasyonu, nasal polip, ileri derecede ödemli mukoza, tümörler sayılabilir. Bu hastalarda olfaktuar epitel sağlam olduğu için, obstrüktif patolojiler düzeldiğinde koku duyusu geri döner. Burnun üst kısımlarını tutan polip ve ödem durumlarında burun muayenesi normal olmasına rağmen, koku duyusu bozulmuş olabilir. Ancak travmaya bağlı kemik ve kıkırdak anomalilerinin koku duyusunu tamamen bozması, çok nadirdir.
 
Obstrüktif hastalıkların teşhisi genellikle anamnez ve fızik muayene ile konur. Ancak bazen CT gerekebilir. Bu hastalıkların tedavisi Spesifik olarak yapılır.
 
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları
Üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında burun tıkanıklığı ve koku bozukluğu mevcuttur. Ancak nasal hava yolu açıldıktan sonra 1-3 gün içinde koku duyusu düzelir. Bazen nasal hava yolu açılsa da hastaların küçük bir yüzdesinde koku bozukluğu devam eder. Bunun kesin nedeni belli değildir. Ancak olfaktuar mukoza seviyesinde nöron hasarına bağlı olduğu düşünülmektedir. ÜSYE sonrası koku bozuklukları devam eden hastalar genellikle 4 -6. dekattadırlar ve % -70-80 oranında kadındırlar. Bu, kadınların daha çok ÜSYE geçirmelerine bağlanabilir: Hastaların endoskopik ve CT bulguları genellikle normaldir Koku testlerinde, hiposmi veya anosmi saptanır.
 
Hastaların olfaktuar epitellerinin histolojik incelemesinde olfaktuar hücrelerin azaldığı veya kaybolduğu görülür.
 
Kafa Travması
Kafa travması geçiren hastaların % 5-10'unda koku duyusu kaybı görülebilir. Bu kaybın derecesi genellikle travmanın şiddetiyle doğru orantılıdır. Ancak minör travmalar bile total anosmiye neden olabilir: Travma sonrası koku kaybının nedeni tam olarak anlaşılamamıştır ancak en çok olfaktuar sinir liflerinin lamina cribrosa'da gerilmesi veya kopmasına bağlı olduğu düşünülür.
 
Frontal travmalar koku kaybının en sık sebebidir. Bununla beraber oksipital travmalar daha çok total anosmi yapar. Koku bozukluğunun ortaya çıkışı genellikle travmadan sonra hemen ya da saatler içinde görülür. Olfaktuar hücreler yenilenebildiği için bazen düzelme görülür. Ancak bu çok nadirdir. Çünkü aksonlar bulbus olfactorius'a ulatamazlar.
 
Yaşlanma
Yaşlı kişiler, koku bozukluğuna neden olan diğer sebeplere daha çok yakalanabildiği gibi sadece yaşlanma süreci ile ilgili olarak da koku bozukluğu görülebilir. Altıncı dekattan sonra koku alma yeteneği, erkeklerde daha hızlı olmak üzere azalır. Alzheimer Hastalığı ve Parkinson Hastalığı yaşlılarda demansla ilgili olarak koku bozukluğu gösteren iki hastalıktır.
 
Toksinlere Maruz Kalma
Bazı kimyasal maddelerin olfaktuar mukozaya zarar verdiği bilinmektedir. Bunların bir kısmı geçici koku bozukluğuna yol açarken bir kısmı da kalıcı hasar yapar. Hasarın derecesi, toksinin konsantrasyonuna, toksisitesine ve maruz kalma süresine bağlıdır. Benzen, formaldehit, hidrazin, boya maddeleri bu tür hasara yol açabilir.
 
Konjenital Koku Bozuklukları
 
Konjenital koku bozukluğu olan kişiler 8 yaş civarında çevresindekilerin bireyler hissettiğini fark ederler ve bu şekilde koku bozukluğunun farkında olurlar. Seyrek görülen konjenital
bozukluklar, olfaktuar epitel veya bulbus olfactoriusun dejenerasyon ya da atrofisine bağlı olabilir. Konjenital anomalilerin en iyi bilinen tipi Kallman Sendromu dur Bu sendromda koku bozukluğu dışında renal anomaliler, kriptoşidizm, sağırlık, fasial anomaliler ve diyabet bulunur.
 
Tümörler
Hem intranasal hem de intrakranyal tümörler koku bozukluğuna yol açabilir. İntranasal tümörler genellikle obstrüktif etki yaparlar. İntrakrariyal tümörlerden meningiom, hipofiz tümörleri, gliom olfaktuar yapılara zarar verebilirler. Tümöral lezyonlarda koku bozukluğu genellikle tek taraflıdır.
 
Frontal lob tümörlerinde görülen ve ipsilateral optik atrofi, ipsilateral anosmi, kontralateral papil stazı ile karakterize sendroma Foster-Kennedy Sendromu denir.
 
Diğer Sebepler
Koku bozukluklarına yol açan diğer sebepler arasında depresyon, şizofreni, alkolizm gibi psikiyatrik hastalıklar, metronidazol, amfoterisin B, captopril, etakrinik asit, kodein gibi ilaçlar; rinoplasti, ön kafa tabanı cerrahisi, total larenjektomi gibi cerrahi müdahaleler sayılabilir. Total larenjektomideki koku bozukluğunun nedeni havanın burundan geçmemesidir.
 
İdiopatik Koku Bozuklukları
Tüm araştırmalara rağmen hastaların önemli bir kısmında koku bozukluğunu nedeni bilinemez. Bunların genelde genç veya orta yaşlı erişkinler olduğu ileri sürülmüştür.

Teşhis

Teşhis Yöntemleri
 
Koku bozukluğu şikâyeti ile başvuran bir hastanın değerlendirilmesinde en önemli yöntem anamnez ve fizik muayenedir. Anamnezde koku bozukluklarının ortaya çıkış zamanı, şiddeti, hangi kokulara karşı oluştuğu, travma, ÜSYE, ilaç kullanımı gibi etyolojik nedenler araştırılmalıdır Fizik muayenede obstrüktif nedenler araştırılır ve her iki taraf için koku testleri uygulanır. CT ve MRI; nasal kavite; paranasal sinüs ve koku yollarının incelenmesi için kullanılabilir. Olfaktuar mukoza biopsisi nadiren uygulanır. 

Tedavi

Koku bozukluklarının tedavisi sebebe yönelik olarak yapılır. Obstrüktif nedenlerle oluşan koku bozuklukları, bu obstrüksiyonun düzelmesiyle ortadan kalkan ÜSYE sonucu 1-3 günde düzelmeyip devam eden koku bozukluklarının bir kısmı 3-6 ay içinde düzelir: Ancak spontan
düzelmeyenler için spesifik bir tedavi yöntemi yoktur. Kafa travmalarına bağlı vakaların yaklaşık % 20'si 3 ay-1 yıl içinde düzelebilir ancak düzelmeyi sağlayacak bir tedavi yöntemi geliştirilememiştir. Toksin ve ilaçlara bağlı koku bozukluklarının tedavisi bu ajanların kesilmesidir. Yaşlanma ve konjenital anomalilerle ilgili koku bozuklukları da tedavi edilemez. 

Op. Dr. İlker ABCI

iyi günler doktor bey şuana kadar dahiliye üroloji kbb cildiye doktorlarına gitti bir türlü sonuç alamadım bir genel cerrah uzmanına gitmek istiyorum ... devamı