Psikolojik tabanlı birçok rahatsızlıkta olduğu gibi kusursuzluk saplantısında öne çıkan etmenler aile ve sosyal çevredir. Çocukluktan ergenliğe geçiş sürecinde ailelerin aşırı eleştirel tavrı bireylerin hızlı gelişim yaşadıkları ve % 40’nın bu gelişim sürecinin bir getirisi olan değişimler sonucunda depresyona eğilim gösterdiklerini göz önünde bulunduracak olursak ailelerin bireylerle doğru iletişim kuramaması onları kusursuz olma isteğine bir adım daha yaklaştırmaktadır. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal değişimler yaşadıkları bu süreçte kilo alımı, cilt problemleri, hormonal bozukluklar gibi rahatsızlıklarla karşılaşan bireylerde bu eğilim daha çok görülmektedir. Bireylere bu rahatsızlıkların geçici olduğu hatırlatması gereken aile fertleri yanlış üslup ve yaklaşımlarla erginlik dönemine dek sürecek hatta belki de kalıcı olacak olan kusursuzluk saplantısının yerleşmesine neden olurlar. Yapılan araştırmalara göre büyük şehirlerde kusursuzluk saplantısına daha çok rastlanmaktadır bunun nedeni ise güzellik, estetik, başarı gibi normların yüksek seviyede ve alternatiflerin fazla olmasıdır. Bu bağlamda güzel ve başarılı addedilmek adına daha fazla çaba gösterilmesi gereken büyük şehirlerde insanlar realiteden uzak yaşayarak, kendilerini oldukları gibi kabul etmekten kaçınarak ve aşırı kontrolcü olarak bu hastalıktan kurtulamazlar. Uzmanlar her insanın çeşitli kusurları olduğunu ve insanın en başta potansiyelinin farkına vararak kendini olduğu gibi kabul etmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar.