Nedir

Nedir?

Pilonidal kist, anüse yaklaşık 5 mm esafede, kalça çukurunun yakınında kuyruksokumu kemiği (koksiks) boyunca oluşan bir kisttir. Bu kistler genellikle kıl ve deri kalıntıları içerir. Pilonidal kistler ilk olarak 1833’de Herbert Mayo tarafından  tanımlanmıştır. “Pilonidal” terimi Latince “pilus” (kıl) ve “nidus” (yuva) sözcüklerinden gelir ve 1880’de R. M. Hodge tarafından türetilmiştir. Pilonidal kisti olan bazı kişilerde hiçbir belirti olmayabilir (buna asemptomatik adı verilir); bazı kişilerde ise kistte enfeksiyon gelişebilir ve buna bağlı olarak ağrı ve iltihap görülebilir. Pilonidal kistlerin tedavisi ve idaresi, hastalığın kapsamı ve kronikliği de dahil olmak üzere birçok faktöre bağlıdır. Pilonidal kistlerin tekrar oluşması normaldir ve bu durumun, kişilerin yaklaşık %40-%50’sinde görüldüğü tahmin edilmektedir.

Pilonidal kistlerin görülme sıklığının 100.000 kişide yaklaşık 26 vaka olduğu tahmin edilmektedir. Pilonidal kistler, erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür ve beyaz ırkta diğer ırklara göre daha yaygındır. Pilonidal kistler genellikle 15-24 yaşları arasında görülür ve 40 yaşından sonra oluşması nadirdir.

Sebepler

Sebepler

Bazı teoriler olsa da, bugün birçok araştırmacı, pilonidal kistlerin edinsel olduğuna (konjenital, yani doğuştan değil) ve kılların deri içine girmesi sebebiyle oluştuğuna inanır. Kılların derinin içine doğru büyümesine karşılık, bölgesel bir enflamasyon oluşarak kılın etrafında bir kist gelişir. Sakrokoksigeal bölgede aşırı baskının ya da sürekli sürtünme olmasının, kişilerde kist oluşmasına ya da varolan bir pilonidal kistin irite olmasına neden olduğu düşünülmektedir.

II. Dünya Savaşında 80.000’den fazla askerde, hastanede yatmayı gerektiren pilonidal kistler gelişmiştir. Çok sayıda yaralı asker uzun süreler boyunca sarsıntılı ciplerde yolculuk ettiği için bu hastalığa “Cip hastalığı” adı verilmiştir.

Erkek olmanın dışında, pilonidal kistlerin oluşumu açısından diğer risk faktörleri, ailede pilonidal kist öyküsünün olması, uzun süre oturma gerektiren meslekler, çok kıllı olmak ve anal yarığın çok derin olmasıdır (iki kalça arasındaki yarık). Obez kişilerde pilonidal kistlerin tekrar oluşması daha olasıdır.

Belirtiler

Belirtiler

Daha önce bahsedildiği gibi, pilonidal kisti olan bazı kişiler hiçbir belirti göstermeyebilir ve tek bulgu, sakrokoksigeal bölgedeki deride bir çukur ya da açıklık (boşluk) olabilir. Ancak, eğer pilonidal kist enfekte olursa aşağıdaki belirtiler oluşabilir:

  • Alt omurda ağrı
  • Deride kızarıklık
  • Deride sıcaklık
  • Alt omurda şişme
  • Alt omurda derideki bir delikten cerahat akması
  • Ateş (nadir)

Daha nadir olarak, pilonidal kistler, eller gibi vücudun diğer bölgelerinde de oluşabilir.

Komplikasyonlar

Komplikasyonlar

Pilonidal kistin komplikasyonları şunlardır:

  • Apse oluşumu
  • Pilonidal kistin tekrar oluşması
  • Sistemik enfeksiyon (bütün vücuda yayılan enfeksiyon)
  • Nadir olarak, yassı hücreli karsinoma (kistin içinde bir tür deri kanserinin oluşması)

Testler

Testler

Pilonidal kist, şikayetlerinize ve fiziksel muayenedeki bulgulara dayanarak doktorunuz tarafından teşhis edilebilir. Genel olarak, ilk başta teşhis koymak için kan testleri ya da görüntüleme işlemleri gerekli değildir.

Tedavi

Tedavi

Sakrokoksigeal bölgedeki çukur enfekte olmamış ya da iltihaplanmamışsa genellikle acil tedavi gerekmez. Ancak, enfekte olmuş bir pilonidal kist, iyileşmesi için kesi yapılması ve boşaltılması gereken bir apsedir. Bu işlem, genellikle doktorun muayenehanesinde ya da acil serviste yapılabilir. Bölge, lokal anesteziyle uyuşturulduktan sonra enfekte bölgenin orta hattının uzağına neşterle kesi yapılır. Daha sonra yaradaki cerahat boşaltılır, kıllar ve diğer kalıntılar alınır. Yara, gazlı bezle sarılır ve iyileşmeye bırakılır. Doktorunuz, yayılan bir deri enfeksiyonunuz (deri altı yangısı) olduğunu düşünmediği sürece antibiyotikler genellikle gerekli değildir. Ağrı için çoğunlukla ilaç verilir.

Yaranın yeteri kadar iyileştiğinden emin olunması ve herhangi potansiyel bir komplikasyonun kontrol edilmesi için doktorunuzdan takip randevusu almanız gerekecektir. Yaradaki sargı, doktorunuz tarafından çıkarılır ve eğer hala cerahatli akıntı varsa yaranın tekrar sarılması gerekebilir. Evde tedavi, ağrıyı kontrol altına almak için ilaçlardan ve yara bakımının doğru olarak yapılmasından oluşur. Sargı çıkarıldıktan sonra evde, özel bir küvette oturarak yıkanabilirsiniz. Yara genellikle kendi kendine iyileşerek kapanır. Yara bölgesini temiz tutmak ve sakrokoksigeal bölgedeki kılları almak kistin tekrar oluşmasını önlemeye yardımcı olabilir.

Tekrar eden ya da komplike pilonidal kistleri olan kişiler için bir ameliyathanede daha invaziv bir ameliyat gerekebilir. Bu durumda birkaç değişik cerrahi işlem uygulanabilir. Doktorunuz çeşitli seçenekleri sizinle görüşecektir. Genel olarak, çeşitli cerrahi müdahaleler arasındaki başlıca fark, ameliyat sırasında yaradaki yabancı cisimler çıkarıldıktan sonra yaranın kapatılması yerine ameliyattan sonra cerrahi yaranın açık bırakılması ve iyileşmeye bırakılmasıdır. Ameliyattan sonra iyileşme birkaç hafta sürebilir.

Fenol enjeksiyonlar kullanılarak pilonidal hastalığın tedavi edilmesi tek başına ameliyat yerine bir başka seçenektir; fakat bu seçenek, Avrupa’da ABD’ye göre daha yaygın uygulanır. Yaranın tam iyileştiğinden emin olunması ve pilonidal hastalığın potansiyel komplikasyonlarının ya da tekrarlamasının kontrol altına alınması için ayakta tedaviye devam edilmesi gereklidir.

Önleme

Önleme

Sakrokoksigeal bölgede hijyene dikkat etmek önemlidir. Bu bölgeyi temiz ve kuru tutun ve bölgenin kılsız olmasını sağlamak için burayı tıraş edin ya da tüy dökücü kremler kullanın. Ayrıca uzun süre boyunca oturmaktan ya da kuyruk kemiği bölgesine aşırı, tekrarlayıcı baskıdan kaçınmaya çalışın. Şişman kişilerde kilo vermek de kistlerin tekrar oluşma olasılığını azaltmaya yardımcı olabilir.

Op. Dr. Mazhar ÇELİKOYAR

16..17..19 mm boyutundaki tiroid kistlerinin iyi huylu olanlarının ameliyat gerekirmi... devamı