Halk arasında sarı nokta hastalığı denilen ve tibbi adı yaşa bağlı makula dejeneresansı olan bu hastalık, 70 Yaş üstü nüfusun, yaklaşık 1/3’ünü etkileyen ve görmeyi birkaç metreden parmak sayma seviyesine kadar düşüren bir rahatsızlıktır. Her ne kadar, tamamen körlük yapmasa da görme, yasal olarak körlük sayılabilir bir seviyeye iner ve hastalar baktığı noktayı göremez hale gelirler. Örneğin, karşısında duran bir şahsın yüzünü net göremez ama kolunu bacağını görebilir. Bu tür hastalar tek başına sokağa pek çıkamaz. Evde kendi işlerini görebilirler ama yine de bazı işleri yapmada başkalarından yardım almak zorunda kalırlar. Göremedikleri için okuyamaz ve yazamazlar.
 
Gözün en içi tabakası olan Retina tabakası altındaki damar tabakından dolayı kırmızı renkli görülür. Hatta fotoğraf çekerken ani flaş patlaması sonucu gözbebekleri büyük kalır ve retinanın kırmızı reflesinden dolayı göz bebekleri fotoğraflarda kıpkırmızı görülür. Çocuklarda ve gençlerde bu durum daha belirgindir. Bunu önlemek için fotoğraf makinalarında önceden flaş birkaç kez yanıp söner göz bebekleri küçülür sonra fotoğraf çekilir. Makula dediğimiz keskin görme merkezi luteinden zengin olduğu için sarı renkli görülür. Makula dejeneresansına halk arasında sarı nokta hastalığı denmesinin nedeni bu bölgenin sarı renkli olmasından kaynaklanır. Sarı renkli Lutein maddesi, gözü zararlı mavi dalga boyundaki ışınlardan korur.
 
Bu rahatsızlığın, kuru ve yaş tip olmak üzere iki klinik şekli vardır. Kuru tip, bu tür hastaların 80-85‘inde görülür ve görme yavaş yavaş ve seneler süren bir periodda azalır. Bu hastalara tedavi olarak koruyucu, antioksidan haplar önerilir. Diğer yaş tipte ise, zaman içinde retinanın keskin görme noktasında (makula) kanama ve ödem gelişir ve görme hızla düşer. Günümüzde, yaş tip sarı nokta hastalığı gösteren hastalara tedavi uygulanmaktadır, kuru tipi için diet ve çeşitli takviye edici haplar dışında yapılacak fazla bir şey yoktur.  
 
2000’li yıllara kadar biz göz hekimleri, yaş tip sarı nokta hastalığının tedavisi için hastalara pek yardımcı olamıyorduk, ama 2000’li yıllardan sonra çeşitli tedavi yöntemleri gelişmeye başladı. Öncelikle fotodinamik tedavi (hastaya damardan ilaç vererek laser uygulaması) ile başlayan bu gelişmeler, sırasıyla göz içine injekte edilen bazı maddelerin uygulanmasıyla günümüze kadar gelişerek devam etti. Son olarak geçen yıl Türkiye’ye gelen ve hastaların doğrudan gözlerine iğne ile enjekte ederek uygulama fırsatı bulduğumuz tüm dünyada da uygulanan bu ilaç, 4 hafta ara ile ve 1 yıl içinde ortalama 7-8 kez uygulanmaktadır. Eğer ilk üç uygulamadan hasta bir fayda görmezse enjeksiyon tedavisine son verilir. Tedavinin başarılı olmasında erken dönemde tedaviye başlanması çok önemlidir. Yaş tip hastalığı olanlarda görme aniden azalır. Bazen karaltı bazen kırık veya yamuk görme ilk belirtilerdir. Bu hastalıkta hastaların erken dönemde bir göz hekimine başvurmaları çok önemlidir. Basit bir gözdibi muayenesinde bile teşhis kolaylıkla konulabilir. Daha sonra yapılacak göz anjiosu ve göz tomografisi gibi tetkiklerle hastalığın tanısı tam olarak konur.
 
Kesin olarak nedeni tam belli olmayan ama heredite ve metabolizma bozukluğunun gelişmesinde en önemli etken olarak düşündüğümüz bu hastalıkta, erken yaşta yapılacak tetkiklerle, gelecekte bu rahatsızlığa yakalanacak kişiler tespit edilip, gen veya başka tedavi metodları ile hastalık ortaya çıkmadan tedavi edilebilecektir. Ailesinde sarı nokta hastalığı olanların 40-50'li yaşlarda dikkatlice göz muayenesinden geçmesi gereklidir. Hastalığın başlangıcı ile ilgili herhangi bir bulgu olsa da olmasa da bu kişilerin yaşam biçimlerine ve yiyeceklerine dikkat etmeleri gerekir. Gözleri zararlı ışınlardan korumak için güneş gözlüksüz dışarı çıkmamaları önemlidir. Omega 3 alımını arttırmaları, bunun için bol bol balık yemeleri, yağa ve kolesterole dikkat etmeleri ve sigaradan uzak durmaları gerekmektedir. Besinlerden alınan lutein, gözdeki keskin görme merkezi (makula) olan sarı noktada yoğunlaşır ve orada antioksidan ve ışık süzücü etkileri ile retina tabakasının hücrelerini korur. Ancak yaş ilerledikçe gözdeki lutein miktarı azalır. Yapılan araştırmalar, lutein içeriği zengin besinlerle beslenen insanların sarı nokta hastalığına karşı korunduğunu ortaya koymaktadır. Lutein domates, havuç ve yeşil yapraklı sebzelerde bolca bulunmaktadır. Ayrıca A, D ve E vitaminleri ve özellikle çinko içeren antioksidan haplar ile yaşam boyu takviye önemlidir. Spor yapmak ve dokuları bol oksijen ile doldurabilmek çok önemlidir.
 
Gelişen teknoloji ve hızla devam eden sayısız araştırmalar sonucu çok daha etkili ilaçların ve tedavi yöntemlerin bulunmasıyla, bu rahatsızlıktan kör olma olasılığı yakında minimum seviyeye inecektir. 

Dr. Dt. Ali Osman Emiroğlu

hocam dişlerde sarılık ve azı dişlerde dişin kenarında sarı kaplama olmuş birde küçük siyah noktalar oluyor bunun tedavisi nasıl our geçermi devlet h... devamı