Emziren kadınların kullanmaması gereken ya da kullandıkları zaman emzirmeyi kesmeleri gereken ilaç sayısı çok azdır. İlaç kullanması gereken annelere emzirmeyi bıraktırmak sık karşılaşılan ancak doğru olmayan bir yaklaşımdır.
Normal doğum yapan anneler de, sezaryen doğum yapan anneler de, doğumdan bir hafta sonra kontrole çağrılırlar.
Doğumdan sonraki süreçte, genellikle kadınların dikiş yerlerinde ağrı ya da dikişin geç iyileşmesi gibi sorunlar dışında özel bir sorun gözlenmez.
Kadınların doğumdan sonra diyet yapmaları tavsiye edilmez. Çünkü her türlü diyet sütün kalitesini bozabilir.
Loğusalık dönemi doğal bir süreçtir ve bu süreci daha hızlı yaşamanın bir yolu yoktur. Bu süreç bebeğin doğumundan sonraki 6 haftayı kapsar.
Doğumun gerçekleşmesinin hemen ardından annede değişiklikler olmaya başlar. Öncelikle hamileliğe ait hormonlar kandan hızlı bir şekilde çekilir. Tiroid hormonu denilen salgı bezinde değişiklikler meydana gelir.
Kadınlar ister normal yolla ister sezaryenle doğum yapmış olsunlar, günlük yaşamlarında kimi şeylere dikkat etmelidirler. Öncelikle günde iki kez ılık duş almaları sütün gelmesini kolaylaştıracaktır.
Doğum sonrası en tehlikeli kanamalar, rahmin kasılamamasına bağlı olarak gelişen atoni kanamalarıdır. Bu kanamalar aynı zamanda plasentanın çıkmamasıyla da ilişkilidir. Bunlar, doğumdan sonraki ilk 4 saat içinde görülür.
Kadınlarda emzirmek, doğumdan sonraki altıncı aya kadar iyi bir koruma sağlayabilir. Ancak bunun için kadının bebeği sadece anne sütüyle beslemesi gerekir. Yani bebeğe ek bir gıda, mama, süt hatta su bile vermemelidir.
Normal ya da sezaryen doğum yapmış olmanın, kadınların doğumdan sonra yeniden adet görmeleri üzerinde özel bir rolü yoktur.