Nedir

I. Giriş: Kök hücre nedir ve neden önemlidir?

Kök hücrelerin hayatın ve büyümenin erken evrelerinde vücuttaki birçok hücre tipine dünüşme potansiyeli dikkate değerdir. Ayrıca birçok dokuda, kişi ya da hayvan hayatta olduğu sürece başka hücreleri yenilemek için sınırsızca bölünerek, bir iç onarım sistemi gibi çalışırlar. Bir kök hücre bölündüğü zaman, her hücrenin ya kök hücre olarak kalma ya da kas hücresi, kırmızı kan hücresi veya beyin hücresi gibi daha özelleşmiş bir işlevi olan hücre tiplerine dönüşme potansiyeli vardır.

Kök hücreler diğer hücrelerden iki önemli karakteristik özellikle ayrılır. İlk olarak, bazen uzun süren bir durgunluktan sonra bile, kendilerini hücre bölünmesiyle yenileme yeteneğine sahip özelleşmemiş hücrelerdir. İkinci özellik, belirli psikolojik ya da deneyime bağlı durumlarda, özel işlevleri olan özel hücrelerden oluşan bir doku ya da organ haline gelmek için uyarılabilirler. Kök hücreler bağırsaklar ve kemik iliği gibi bazı organlarda düzenli olarak bölünerek yırtılan ya da hasar gören dokuları onarabilir. Ancak, pankreas ve kalp gibi başka organlarda sadece belirli koşullar altında bölünürler.

Yakın zamana kadar bilim insanları, insan ve hayvanlardan alınan iki tip kök hücreyle çalışmıştır: embriyonik kök hücreler ve embriyonik olmayan, yani "somatik" veya "yetişkin" kök hücreler. Bilim insanları yaklaşık 30 yıl önce, 1981 yılında erken fare embriyosundan embriyonik kök hücre elde etmenin yollarını keşfetti. Fare kök hücreleri üzerinde yürütülen detaylı biyoloji çalışmaları, 1998 yılında insan embriyolarından kök hücre elde etme ve bu hücreleri laboratuvarda büyütme yollarının keşfini sağladı. Bu hücrelere insan embriyonik kök hücresi adı verilir. Bu çalışmalarda kullanılan embriyolar in vitro fertilizasyon (tüpte döllenme) yöntemiyle sadece üretim amacıyla oluşturulmuştu. Bu amaç için gereklilik kalmadığı zaman, araştırmalar için bilgilendirilmiş gönüllü donörler tarafından bağış yapıldı. Araştırmacılar 2006 yılında, bazı özelleşmiş yetişkin hücrelerin genetik olarak "yeniden programlanması"yla kök hücre benzeri bir hal alabilmesini sağlayan durumları tanımlayarak başka bir büyük buluş yaptı. Bu yeni kök hücre tipine, indüklenmiş pluripotent kök hücre adı verildi.

Kök hücreler yaşayan organizmalar için birçok nedenle önemlidir. Blastosist adı verilen 3 ila 5 günlük embriyoda içteki hücreler, kalp, akciğer, deri, sperm, yumurta ve diğer dokular gibi özelleşmiş birçok hücre tipi ve organlar dahil tüm vücudun oluşmasını sağlar. Kemik iliği, kas ve beyin gibi bazı yetişkin dokularında, farklı bir kök hücre topluluğu, normal yıpranma, yaralanma ya da hastalık sonucu kaybedilen hücrelerin yerine yenilerini üretir.

Eşsiz yenileyici yetenekleri göz önünde bulundurulduğunda, kök hücreler diyabet ve kalp hastalığı gibi hastalıkların tedavisi için yeni potansiyeller sunuyor. Ancak, aynı zamanda yenileyici ve onarıcı tedavi olarak adlandırılan bu hücre bazlı tedavilerin nasıl kullanılacağını anlamak için, henüz laboratuvar ve kliniklerde yapılacak çok iş var.

Kök hücrelerle ilgili laboratuvar çalışmaları, bilim insanlarının bu hücrelerin temel özellikleri ve bunları özel hücre tiplerinden neyin farklı kıldığıyla ilgili bilgi edinmesini sağlıyor. Bilim insanları zaten yeni ilaçları incelemek ve normal büyüme sürecini inceleyerek doğum kusurlarını tanımlamak için kök hücreleri kullanıyor.

Kök hücreler üzerinde yürütülen araştırmalar bir organizmanın nasıl tek bir hücreden geliştiği ve yetişkin organizmalarda hasar gören hücrelerin yerini sağlıklı hücrelerin nasıl aldığı hakkında bilinenleri genişletmeye devam ediyor. Kök hücre araştırmaları, çağdaş biyolojinin en ilgi çekici alanlarından biridir, fakat genişlemekte olan bilimsel alanların çoğunda olduğu gibi, kök hücre araştırmaları yeni keşifler kadar hızlı bir şekilde bilimsel sorular ortaya çıkarıyor.

Özellikler

II. Bütün kök hücrelerin kendine özgü özellikleri nelerdir?

Kök hücreler, vücuttaki diğer hücre tiplerinden farklılık gösterir. Kaynağı ne olursa olsun bütün kök hücrelerin üç genel özelliği vardır: Uzun bir süre boyunca bölünme ve kendilerini yenileyebilme yetenekleri vardır; özelleşmemiş hücrelerdir; özelleşmiş hücreler meydana getirebilirler.

Kök hücreler, uzun süre bölünme ve kendini yenileyebilme yeteneğine sahiptir. Normalde kendilerini kopyalayamayan kas hücreleri, kan hücreleri ya da sinir hücrelerinin aksine, kök hücreler birçok kez kopyalanabilir ya da çoğalabilir. Bir başlangıç kök hücre popülasyonu laboratuvarda aylar boyunca çoğalarak milyonlarca hücre oluşturabilir. Eğer oluşan hücreler türedikleri kök hücreler gibi özelleşmemeiş olmaya devam ederse, bu hücrelerin uzun süre kendini yenileme kapasitesi olduğu söylenir.

Bilim insanları kök hücrelerin uzun süre büyunca kendini yenilemesiyle ilgili iki temel özelliği anlamaya çalışıyor:

  1. Neden embriyonik kök hücreler laboratuvarda bir yıl ya da daha uzun süre farklılaşmadan çoğalabilirken embriyonik olmayan kök hücreler bunu yapamıyor?
  2. Yaşayan organizmalarda kök hücrelerin bölünmesini ve kendini yenilemesini düzenleyen faktörler nelerdir?

Bu soruların cevaplarını keşfetmek, normal enbriyonik gelişim sırasında ya da kansere yol açan anormal hücre bölünmesi sırasında hücre çoğalmasının nasıl düzenlendiğini anlamayı mümkün hale getirebilir. Böyle bir bilgi, bilim adamlarının laboratuvarda hem embriyonik hem de embriyonik olmayan kök hücre üretmesini sağlayabilir.

Kök hücrelerin özelleşmeden kalmasını sağlayan özel faktör ve koşullar, bilim insanları için büyük merak kaynağı. Bilim insanlarının kök hücrelerin laboratuvarda kendiliğinden belirli hücre tiplerine dönüşmeden nasıl çoğaltılacağı ve korunacağını öğrenmeleri, yıllar süren bir deneme ve yanılma süreci gerektirdi. Örneğin, fare kök hücrelerinin büyütülmesi için gerekli koşulların geliştirilmesinin ardından insan embriyonik kök hücrelerinin nasıl büyütüleceğini öğrenmek yirmi yıl sürdü. Bu nedenle yetişkin bir organizmada kök hücrelerin çoğalmasını ve diğer hücrelere ihtiyaç duyulmadığı sürece özelleşmeden kalmasını sağlayan sinyallerin anlaşılması gereklidir. Bu bilgiler, bilim insanlarının daha fazla deney yapması için büyük sayılarda özelleşememiş kök hücreyi laboratuvarda üretebilmesi için büyük önem taşıyor.

Kök hücreler özelleşmemiştir. Bir kök hücrenin temel özelliklerinden biri, herhangi bir dokuya özgü işlevleri gerçekleştirmesini sağlayan özel yapılarının bulunmayışıdır. Örneğin, bir kök hücre komşularıyla birlikte vücuda kan pompalamak için çalışamaz (kalp kası hücreleri gibi) ve kan dolaşımı içinde oksijen molaküllerini taşıyamaz (kırmızı kan hücreleri gibi). Ancak, özelleşmemiş kök hücreler, kalp kası hücreleri, kan hücreleri ve sinir hücreleri gibi özelleşmiş hücreler meydana getirebilir.

Kök hücreler özelleşmiş hücreler meydana getirebilir. Özelleşmemiş hücrelerin özelleşmiş hücreler meydana getirmesi sürecine başkalaşım denir. Başkalaşım sırasında hücreler genellikle birkaç evreden geçer ve her adımda biraz daha özelleşir. Bilim insanları her kök hücrenin başkalaşım sürecini tetikleyen hücre içi ve dışındaki sinyalleri yeni anlamaya başlıyor. İç sinyaller hücrelerin, uzun DNA dizileri arasına serpiştirilmiş, bütün hücresel yapılar ve işlevler için kodlanmış direktifler içeren genleriyle kontrol edilir. Hücre başkalaşımı için dış sinyaller arasında diğer hücreler tarafından salgılanan kimyasallar, komşu hücrelerle fiziksel temas ve mikro ortamdaki belirli moleküller vardır. Başkalaşım sırasında bu sinyallerin etkisi hücre DNA''sının, hücrede DNA ifadesini kısıtlayan ve hücre bölünmesiyle yayılan epigenetik işaretler almasına neden olur.

Kök hücre başkalaşımıyla ilgili birçok soru cevapsız kalmıştır. Örneğin, her kök hücre türünün başkalaşımı için iç ve dış sinyaller aynımıdır? Belirli hücre tiplerine başkalaşımı tetikleyen belirli sinyal grupları tanımlanabilir mi? Bu soruların cevaplanması bilim insanlarına laboratuvarda hücre başkalaşımını kontrol etmenin yeni yollarını sunabilir, böylece hücre bazlı terapiler ya da ilaç incelemesi gibi özel amaçlarla kullanılabilen hücreler ya da dokular yetiştirilebilir.

Yetişkin kök hücreler genelde içinde bulundukları dokuya ait hücre tipleri oluşturur. Örneğin, kemik iliğinde kan yapan yetişkin kök hücreler normalde birçok kan hücresi tipini meydana getirebilir. Genel bir kabul olarak, kemik iliğinde kan yapan hücreler (hematopoietik kök hücreler olarak adlandırılır), beyindeki sinir hücreleri gibi çok farklı dokular meydana getiremez. Son birkaç yıldır devam eden deneylerin, bir dokudaki kök hücrelerin tamamen farklı bir dokudaki hücre tiplerini oluşturabileceğini gösterdiği öne sürülüyor. Bu araştırmacılar arasında büyük bir tartışma konusu olarak kalmaya devam ediyor. Bu ihtilaf yetişkin kök hücreler üzerinde çalışma yapmanın zoluğunu gösteriyor ve yetişkin kök hücrelerin geleceğin tedavileri olarak tam potansiyelini anlamak için daha fazla araştırma gerektiğini ortaya koyuyor.

Embriyonik kök hücre

III. Embriyonik kök hücre nedir?

A. Embriyonik kök hücreler oluşturmak için hangi erken embriyonik gelişim evreleri önemlidir?

Embriyonik kök hücreler, isimlerinden de anlaşılacağı gibi, embriyolardan elde edilir. Çoğu embriyonik kök hücresi tüp içinde (ve bir tüp bebek kliniğinde) döllenmiş yumurtalardan gelişen embriyolardan elde edilir ve daha sonra gönüllü donörlerin bilgisi dahilinde araştırma amacıyla kullanılır. Bir kadının vücudunda döllenmiş yumurtalardan alınmazlar.

B. Embriyonik kök hücreler laboratuvarda nasıl büyür?

Laboratuvarda büyütülen hücreler hücre kültürü olarak adlandırılır. İnsan embriyonik kök hücreleri (İEKH) preimplantasyon evresindeki bir embriyodan alınan hücrelerin, içinde kültür ortamı olarak bilinen bir besin karışımı bulunan plastik bir laboratuvar kültürü kabına aktarılmasıyla üretilir. Hücreler bölünür ve kabın yüzeyini kaplar. Kültür kabının iç yüzeyi genellikle, sonrasında bölünemeyecekleri bir işlemden geçen fare embriyonik deri hücreleriyle kaplanır. Bu tabakaya besleyici tabaka denir. Kültür kabının dibindeki bu fare hücreleri kök hücrelere tutunabilecekleri yapışkan bir yüzey sağlar. Ayrıca, besleyici hücreler kültür ortamına besinler salar. Araştırmacılar besleyici fare hücreleri olmadan embriyonik kök hücreleri büyütmenin yollarını da buldu. Bu önemli bir bilimsel gelişmedir çünkü fare hücreleri içinde insan hücrelerine geçebilecek virüsler ya da başka makromoleküller bulunma riski vardır.

Embriyonik kök hücre soyu üretme işlemi biraz verimsizdir, bu nedenle preimplantasyon evresindeki embriyodan alınarak kültür kabına yerleştirilen hücreler her seferinde üremez. Ancak, alınan hücreler hayatta kalırsa bölünür ve kabı kaplayacak kadar çoğalır, zarar vermeden alınır ve başka birkaç yeni kültür kabına yerleştirilirler. Hücreleri tekrar yerleştirme yani alt kültürleme işlemi birçok kez ve aylarca tekrarlanır. Bu hücrelerin her alt kültürlenme döngüsü bir pasaj olarak adlandırılır. Hücre soyu yerleştirildikten sonra orijinal hücreler milyonlarca embriyonik kök hücresi üretir. Hücre kültürü içinde uzun süre başkalaşım geçirmeden çoğalan embriyonik kök hücreleri pluripotenttir ve genetik anormallikler geliştirmemiştir. Bunlara embriyonik kök hücre soyu denir. Bu sürecin herhangi bir evresinde daha fazla kültür ve deney için hücre grupları dondurularak başka laboratuvarlara gönderilebilir.

C. Embriyonik kök hücreleri tanımlamak için hangi laboratuvar testleri kullanılır?

Embriyonik kök hücresi soyları üretme işlemi sırasında çeşitli noktalarda bilim insanları hücrelerin, onları embriyonik kök hücresi yapan temel özellikleri sergileyip sergilemediğini görmek için testler yapar. Bu işleme karakterizasyon denir.

İnsan embriyonik kök hücresi üzerinde çalışan bilim insanları hücrelerin temel özelliklerini ölçen standart bir test bataryası üzerinde henüz uzlaşamamıştır. Ancak, insan embriyonik kök hücresi soyları yetiştiren laboratuvarlar, aşağıdakilerin de dahil olduğu birkaç çeşit test kullanıyor:

  • Kök hücreleri aylar boyunca büyütmek ve alt kültürlemek. Bu, hücrelerin uzun süre büyüyebilme ve kendini yenileyebilme yetenekleri olduğundan emin olmayı sağlar. Bilim insanları hücrelerin sağlıklı göründüğünü ve farklılaşmadan kaldığını görmek için kültürleri bir mikroskopla inceler.
  • Genelde farklılaşmamış hücreler tarafından üretilen transkripsiyon faktörlerinin varlığını belirlemek için özel testler kullanmak. En önemli transkripsiyon faktörlerinin ikisi Nanog ve Oct4''tür. Transkripsiyon faktörleri genlerin doğru zamanda çalışması ve durmasına yardımcı olur, bu hücre başkalaşımı ve embriyonik gelişim sürecinin önemli bir parçasıdır. Yani, hem Oct4 hem de Nanog kök hücrelerin kendini yenileyebilen fakat farklılaşmayan bir halde kalmasıyla ilişkilidir.
  • Genelde farklılaşmamış hücreler tarafından üretilen hücre yüzey işaretlerinin varlığını belirlemek için özel testler kullanmak.
  • Kromozomları mikroskop altında incelemek. Bu, kromozomların hasar görüp görmediğini ya da kromozom sayısının değişip değişmediğini değerlendirmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu test hücrelerdeki genetik mutasyonları tespit etmez.
  • Dondurma, çözme ve tekrar yerleştirmeden sonra hücrelerin tekrar büyümesi ya da alt kültürlenmesinin mümkün olup olmadığını belirlemek.
  • İnsan embriyonik kök hücrelerinin pluripotent olup olmadığını 1) hücrelerin hücre kültürü içinde kendiliğinden başkalaşmasına izin vererek; 2) hücrelerin, üç germ hücresi tabakasının hücre karakteristiklerini oluşturacak şekilde başkalaşmasını sağlayarak; 3) teratom adı verilen iyi huylu bir tümörün oluşup oluşmayacağını görmek için, hücreleri bağışıklık sistemi baskılanmış bir fareye enjekte ederek test etmek. Farenin bağışıklık sistemi baskılanmış olduğu için, enjekte edilen insan kök hücreleri farenin bağışıklık sistemi tarafından reddedilemez ve bilim insanları insan kök hücrelerinin büyümesini ve başklaşmasını inceleyebilir. Teratomlar tipik olarak birçok başkalaşmış ya da kısmen başkalaşmış bir hücre tipi karışımı içerir. Bu embriyonik kök hücrelerin birden fazla hücre tipine başkalaşabildiğinin bir göstergesidir.
    • Kültürdeki embriyonik kök hücreler belli koşullar altında büyüdüğü sürece başalaşmadan (özelleşmeden) kalabilirler. Ama hücrelerin embriyoid topluluklar oluşturmak için bir araya gelmelerine izin verilirse, kendi kendilerine başkalaşmaya başlarlar. Kas hücreleri sinir hücreleri ve diğer birçok hücre tipini oluşturabilirler. Kendiliğinden başkalaşım kök hücrelerin sağlıklı olduğunun iyi bir göstergesi olmasına rağmen, özel hücre tiplerinin kültürlerini üretmek için etkili bir yol değildir.
    • Bu nedenle, bilim insanları belirli farklılaşmış hücre tipleri (örneğin, kalp kası hücresi, kan hücreleri ya da sinir hücreleri) oluşturmak için embriyonik kök hücrelerin başkalaşımını kontrol altına almaya çalışıyor. Kültür ortamının kimyasal içeriğini, kültür kabının yüzeyini ya da belirli genleri araya sokarak hücreleri değiştirirler. Yıllar süren deneylerden sonra bilim insanları, embriyonik kök hücrelerinin bazı özel hücre tiplerine güdümlü başkalaşımları için bazı temel protokoller ya da "reçeteler" oluşturdu.
    • Eğer bilim insanları embriyonik kök hücrelerinin özel hücre tiplerine başkalaşmasını eksiksiz yönlendirebilirse, sonuçta ortaya çıkan farklılaşmış hücreleri gelecekte belirli hastalıkların tedavisi için kullanabilir. İnsan embriyonik kök hücresinden üretilen hücrelerin nakliyle tedavi edilebilecek hastalıklar arasında Parkinson hastalığı, diyabet, travmatik omurilik yaralanması, Duchenne kas distrofisi, kalp hastalığı ve görme ya da işitme kaybı vardır.

Yetişkin kök hücre

IV. Yetişkin kök hücre nedir?

Yetişkin bir kök hücrenin bir doku ya da organdaki farklılaşmış hücreler arasında bulunan, kendini yenileyebilen ve dokunun ya da organın ana özellişmiş hücre tiplerinden bazılarını veya tümünü oluşturmak için farklılaşabilen, farklılaşmamış bir hücre olduğu düşünülüyor. Yetişkin kök hücrelerin yaşayan bir organizmada esas rolü içinde bulunduğu dokuyu korumak ve onarmaktır. Bilim insanları, yetişkin kök hücre yerine somatik kök hücre terimini de kullanıyor. Somatik vücuttaki hücreleri ifade ediyor (germ hücreleri, sperm ya da yumutra hücreleri hariç). Kökenleriyle tanımlanan (preimplantasyon evresindeki embriyodan alınan hücreler) embriyonik kök hücrelerin aksine, bazı yetişkin dokularda yetişkin kök hücrelerin kökeni hala araştırılıyor.

Yetişkin kök hücre araştırmaları çok büyük bir heyecan yarattı. Bilim insanları daha önce mümkün olduğunu düşündükleri birçok dokuda yetişkin kök hücreler buldu. Bu bulgu araştırmacı ve klinisyenleri, yetişkin kök hücrelerin transplant olarak kullanılıp kullanılamayacağı sorusunu sormaya yöneltti. Aslında kemik iliklerinden yetişkin hematopoietik, yani kan yapıcı kök hücrelerin nakli 40 yıldır yapılıyor. Artık bilim insanlarının kök hücrelerin beyin ve kalpte de bulunduğuna dair kanıtları var. Eğer yetişkin kök hücrelerin başkalaşımı laboratuvarda kontrol altına alınabilirse, bu hücreler nakil bazlı tedavilerin temelini oluşturabilir.

Yetişkin kök hücre araştırmaları yaklaşık 50 yıl önce başladı. Araştırmacılar 1950''lerde kemik iliğinin en azından iki tür kök hücre içerdiğini keşfetti. Türlerden biri olan hematopoietik kök hücreler vücuttaki bütün kan hücresi tiplerini oluşturur. Birkaç yıl sonra, kemik iliği stromal kök hücresi (bazıları tarafından mezenkimal kök hücre ya da iskelet kök hücresi olarak da adlandırılır) adı verilen ikinci bir tür keşfedildi. Bu hematopoietik olmayan kök hücreler kemik iliğindeki stromal hücre popülasyonunun küçük bir kısmını yapar ve kemik, kıkırdak, yağ, kan üretimini destekleyen hücreler ve fibröz bağ doku üretebilir.

1960''larda fareler üzerinde çalışan bilim insanları, beyinde bölünerek sonunda sinir hücreleri halini alan hücreler içeren iki bölge buldu. Bu raporlara rağmen bilim adamlarının birçoğu yetişkin bir beynin yeni sinir hücreleri oluşturamayacağına inanıyordu. Bilim adamlarının yetişkin bir beyinde, beynin üç ana hücre tipini (sinir hücresi olmayan astrosit ve oligodendrositlerle sinir hücreleri, yani nöronlar) oluşturabilen kök hücreler bulunduğu konusunda uzlaşmaları 1990''ları bulmadı.

A. Yetişkin kök hücreler nerede bulunur ve normalde ne yaparlar?

Yetişkin kök hücreler birçok organ ve doku içinde tanımlanmıştır, bunlardan bazıları, beyin, kemik iliği, periferik kan, kan damarları, iskelet kasları, deri, dişler, kalp, bağırsaklar ve mide, karaciğer, yumurtalık epitel dokusu ve testislerdir. Bu hücrelerin her dokuda özel bir bölgede bulunduğu düşünülüyor ("kök hücre oyuğu" adı verilir). Mevcut kanıtlar birçok dokuda bazı kök hücre tiplerinin perisitler, yani küçük kan damarlarının en dış katmanını oluşturan hücreler olduğunu gösteriyor. Kök hücreler, dokuyu korumak için daha fazla hücre ihtiyacı ya da hastalık veya doku yaralanmaları tarafından aktif hale getirilinceye kadar uzun bir süre devinimsiz (bölünmeden) kalabilir.

Her dokuda tipik olarak çok az sayıda kök hücre bulunur ve vücuttan alındıklarında bölünme kapasiteleri sınırlıdır. Bu büyük miktarda kök hücre üretmeyi zorlaştırır. Bilim insanları birçok laboratuvarda hücre kültürlerinde büyük miktarlarda kök hücre üretmek ve bunları yaralanma ya da hastalıkların tedavisinde kullanmak üzere spesifik hücre türleri üretmek için kullanmanın daha iyi yollarını bulmaya çalışıyor. Bazı potansiyel tedavi örenkleri arasında kemik iliği stromasından elde edilen hücreleri kullanarak kemik yenilemek, 1. tip diyabet için insülin üreten hücreler geliştirmek ve bir kalp krizi sonrası hasar gören kalp kasını kalp kası hücreleriyle onarmak vardır.

B. Yetişkin kök hücreleri tanımlamak için hangi testler kullanılır?

Bilim insanları yetişkin kök hücreleri tanımlamak için genellikle aşağıdaki yöntemlerden birini veya birkaçını kullanır: (1) moleküler belirteçleri olan yaşayan bir dokudaki hücreleri işaretlemek ve ardından ürettikleri özelleşmiş hücre türlerini belirlemek; (2) yaşayan bir hayvandan hücreler almak, bunları hücre kültüründe işaretlemek ve orijinal dokularını yeniden oluşturup oluşturmayacaklarını belirlemek için başka bir hayvana nakletmek.

Tek bir yetişkin kök hücrenin, daha sonra dokudaki bütün farklılaşmış hücre tiplerini meydana getiren, genetik olarak aynı hücreleri oluşturabileceği kanıtlanmalıdır. Yetişkin kök hücre olduğu kabul edilen bir hücrenin gerçekten bir kök hücre olduğunu deneysel olarak onaylamak için, bilim insanları bu hücrenin kültürdeki genetik olarak aynı hücreleri meydana getirebileceğini ve/veya bu arındırılmış aday kök hücrelerin bir hayvana aktarıldıktan sonra tekrar çoğalabileceğini ya da dokuyu tekrar oluşturabileceğini gösterme eğilimindedir.

Yukarıda belirtildiği gibi, bilim insanları yetişkin kök hücrelerin birçok dokuda bulunduğunu ve bulundukları dokunun özelleşmiş hücre tiplerini oluşturmak için normal bir başkalaşım sürecine girdiğini söylüyor.

Yetişkin kök hücrenin normal başkalaşım yolları. Yetişkin kök hücreler yaşayan bir hayvanda gerektiğinde bölünmeye hazırdır ve belirli bir dokunun karakteristik şekilleri, özelleşmiş yapıları ve işlevleri olan olgun hücrelerini meydana getirebilirler. Aşağıda laboratuvarda ya da canlı içinde gözlenmiş yetişkin kök hücre başkalaşım yollarının örnekleri sıralanmıştır.

  • Hematopoietik kök hücreler tüm kan hücresi tiplerini meydana getirebilir: kırmızı kan hücreleri, B lenfositler, T lenfositler, doğal öldürücü hücreler, nötrofil, bazofil, eozinofil, monositler ve makrofajlar.
  • Mezenkimal kök hücreleri çeşitli hücre tiplerini meydana getirebilir: kemik hücreleri (osteositler), kıkırdak hücreleri (kondrositler), yağ hücreleri (adipositler) ve tendonlardaki gibi diğer bağ dokusu hücre tipleri.
  • Beyindeki nöral kök hücreler beynin üç ana hücre tipini oluşturabillir: sinir hücreleri (nöronlar) ve iki tür non-nöronal hücre, astrositler ve oligodendrositler.
  • Sindirim sistemi astarında bulunan epitel kök hücreler derin kriptlerde bulunur ve birkaç hücre tipini meydana getirebilir: emici hücreler, goblet hücreleri, paneth hücreleri ve enteroendokrin hücreler.
  • Deri kök hücreleri epidermisin bazal tabakası ve saç köklerinin dibinde bulunur. Epidermal kök hücreler, derinin yüzeyine taşınarak koruyucu bir tabaka oluşturan keratinositleri meydana getirir. Foliküler kök hücreler hem kıl folikülü hem de epidermisi meydana getirebilir.

Transdiferansiasyon. Birkaç deney sonucunda bazı yetişkin kök hücre tiplerinin organ ve dokularda görülen ve hücrelerin öngörülen soyundan farklı hücrelere farklılaşabildiği bildirildi (örneğin, kan hücrelerini meydana getiren beyin kök hücreleri ya da kalp kası hücreleri meydana getiren kan yapıcı hücreler gibi). Rapor edilen bu olguya transdiferansiasyon denir.

Bu istisnai transdiferansiyon olayları bazı omurgalılarda gözlense de, bu olgunun insanlarda gerçekten meydana gelip gelmediği bilim çevreleri tarafından tartışılıyor. Gözlenen vakalar transdiferansiasyon yerine bir donör hücreyle alıcı bir hücrenin kaynaşmasını içeriyor olabilir. Bir diğer olasılık da, nakledilen kök hücrelerin, alıcının kendi kök hücrelerinin onarım işlemine başlamasını tetikleyen faktörler salgılamasıdır. Transdiferansiasyon olduğu tespit edilmiş olsa bile, hücrelerin sadece çok küçük bir yüzdesi bu sürece dahil olur.

Transdiferansiasyon deneylerinin bir varyasyonunda, bilim insanları belirli yetişkin hücre tiplerinin canlı içinde kontrollü bir genetik modifikasyon sürecinden geçerek başka hücre tiplerine dönüşmek için "yeniden programlanmış" olabileceğini gösterdi. Bu strateji uygun hücrelerin, bir hastalık nedeniyle kaybedilen ya da hasar gören diğer hücre tiplerine dönüşmesi için bir programlama yöntemi sağlayabilir. Örneğin, yakın zamanda yürütülen bir deney, insülin üreten ve diyabette kaybedilen ya da hasar gören pankreatik beta hücrelerinin, diğer pankreas hücrelerini yeniden programlayarak üretilmesinin mümkün olabileceğini gösterdi. Araştırmacılar, üç kritik beta hücresi geninin ifade edilmesine farklılaşmış yetişkin pankreatik ekzokrin hücrelerinde yeniden başlayarak, beta benzeri insülin üreten hücreler yaratabildi. Yeniden programlanan hücreler görünüş, boyut ve şekil olarak beta hücrelerine benziyordu; ifade edilen genler beta hücrelerine özgüydü; ayrıca kendi beta hücreleri kimyasal yolla yok edilmiş farelerde kan şekeri düzenlenmesi kısmen geri kazandırılabildi. Tanım olarak transdiferansiasyon olmayan bu yetişkin hücreleri yeniden programlama yöntemi, diğer yetişkin hücre tiplerinin yeniden programlanmasında doğrudan bir model olarak kullanılabilir.

Hücreleri özel hücre tiplerine dönüşmeleri için yeniden programlamaya ek olarak, artık embriyonik genleri aktifleştirerek yetişkin somatik hücreleri embriyonik kök hücreleri (indüklenmiş pluripotent kök hücre, iPSC) gibi olmaları için yeniden programlamak da mümkün. Böylece donöre özgü bir hücre kaynağı oluşturulabilir, dolayısıyla eğer bu hücreler doku yenilenmesi için kullanılabilseydi doku uyumluluğu sorunu ortadan kalkardı. Ancak, iPSC''nin embriyonik kök hücreler gibi uygun soyları tamamen ve tekrar tekrar üretebileceği yöntemlerin belirlenmesi hala araştırılıyor.

D. Yetişkin kökhücrelerle ilgili anahtar sorular hangileridir?

Yetişkin kök hücrelerle ilgili cevaplanacak birçok soru vardır. Bunlar:

  • Kaç çeşit yetişkin kök hücre türü vardır ve hangi dokular içinde bulunurlar?
  • Yetişkin kök hücreler gelişim sırasında nasıl evrilir ve yetişkinlerde nasıl korunurlar? Yetişkin kök hücreler "arta kalan" embriyonik kök hücreler midir, yoksa başka bir yolla mı oluşurlar?
  • Etraflarındaki diğer bütün hücreler farklılaşırken kök hücreler neden farklılaşmamış olarak kalır? Davranışlarını belirleyen "niş"lerinin karakteristik özellikleri nelerdir?
  • Yetişkin kök hücrelerin transdiferansiasyon kapasitesi var mıdır ve güvenilirliğini ve verimliliğini artırmak için bu süreci kontrol etmek mümkün müdür?
  • Eğer yetişkin kök hücre naklinin yararlı etkisi bir trofik etkiyse, mekanizmalar nelerdir? Donör hücreyle alıcı hücrenin etkileşimi gererekli mi, donör hücre tarafından faktörler salgılanması mı gerekiyor yoksa her ikisi mi?
  • Yetişkin kök hücre çoğalmasını ve başkalaşımını kontrol eden faktörler nelerdir?
  • Kök hücrelerin yaralı ya da hasarlı bölgelere taşınmasını uyaran faktörler nelerdir ve daha iyi iyileşme için bu süreç nasıl güçlendirlilebilir?

Benzerlikler ve farklar

V. Embriyonik ve yetişkin kök hücreler arasındaki benzerlikler ve farklar nelerdir?

İnsan embriyonik ve yetişkin kök hücrelerin, hücre bazlı yenileyici tedavilerin potansiyel kullanımı göz önüne alındığında, avantajları ve dezavantajları vardır. Yetişkin ve embriyonik kök hücreler arasındaki büyük farklardan biri oluşturabildikleri farklılaşmış hücre tiplerinin sayısı ve tipi bakımından farklı yeteneklerde olmalarıdır. Embriyonik kök hücreler pluripotent olduğu için vücuttaki bütün hücre tiplerini oluşturabilirler. Yetişkin kök hücrelerin köken dokularındaki farklı hücre tiplerine başkalaşmayla sınırlı olduğu düşünülüyor.

Embriyonik kök hücreler kültürde nispeten daha kolay yetiştirilir. Yetişkin kök hücreler olgunlaşmış dokularda nadiren bulunur, bu nedenle bu hücreleri yetişkin bir dokudan izole etmek zordur ve hücre kültüründe sayılarını artırma yöntemleri üzerinde henüz çalışma yapılmamıştır. Eğer kök hücre replasman tedavilerinde büyük sayılarda hücre gerekiyorsa bu önemli bir farklılıktır.

Yetişkin kök hücreler ve bunlardan türetilen dokuların nakil sonrası doku reddine neden olması olasılığının artık daha düşük olduğuna inanılıyor. Bunun nedeni hastanın kendi hücrelerinin kültürle çoğaltılacak, belirli bir hücre tipine dönüştürülecek (başkalaşım) ve tekrar hastaya verilecek olmasıdır. Yetişkin kök hücrelerin ve hastanın kendi yetişkin kök hücrelerinden türetilen dokuların kullanımı, hücrelerin bağışıklık sistemi tarafından reddedilmesi olasılığının daha düşük olması anlamına geliyor. Bu önemli bir avantaj sağlıyor, çünkü bağışıklık sisteminin reddi sadece bağışıklık baskılayıcı ilaçların sürekli uygulanmasıyla engellenebilir ve bu ilaçların kendileri zararlı yan etkilere neden olabilir.

İndüklenmiş pluripotent kök hücre

VI. İndüklenmiş pluripotent kök hücre nedir?

İndüklenmiş pluripotent kök hücreler (iPSC), embriyonik kök hücrelerin özelliklerinin sürdürülmesi için önemli gen ve faktörlerin zorla ifade edilmesi sağlanarak, embriyonik kök hücre benzeri hale gelmesi için genetik olarak yeniden programlanan yetişkin hücrelerdir. Bu hücreler pluripotent kök hücreler için tanımlanmış kriterleri karşılasa bile, iPSC ve embriyonik kök hücrelerin klinik olarak önemli farklılıklar gösterip göstermediği bilinmiyor. Fare indüklenmiş pluripotent kök hücreleri (iPSC) ilk olarak 2006 yılında, insan indüklenmiş pluripotent kök hücreleriyse ilk olarak 2007 yılında rapor edilmiştir. Daha fazla araştırma gerekiyor olmasına rağmen iPSC, ilaç geliştirme ve hastalıkların modellenmesi için zaten yararlı bir araçtır ve bilim insanları bunları transplantasyon tedavilerinde kullanmayı umut ediyor. Yeniden programlama faktörlerini yetişkin hücrelere tanıtmak için halihazırda virüsler kullanılıyor ve bu tekniğin insanlar için kullanışlı bir tedavi olabilmesi için bu sürecin dikkatle kontrol edilmesi gerekiyor. Hayvanlar üzerinde yürütülen çalışmalarda, kök hücre faktörlerini tanıtmak için kullanılan virüsler bazen kansere yol açıyor. Araştırmacılar hala viral olmayan bir yöntem araştırıyor. Her durumda bu çığır açan keşif, gelişimsel kaderleri daha önceden belirlenmiş kabul edilen hücrelerin "aynılaşması" için yeni güçlü bir yöntem yaratmıştır. Ayrıca, iPSC''lerde türetilen dokular donörün hücreleriyle neredeyse aynı olacak ve böylece muhtemelen bağışıklık sisteminin reddetmesi önlenecektir. Diğer pluripotent kök hücre tipleri için yürütülen çalışmalarla birlikte iPSC yöntemiyle yaratılan kök hücreler, araştırmacıların insan vücudunda hasar gören dokuları onarmak için hücreleri nasıl yeniden programlayacağını öğrenmesine yardımcı olacak.

VII. İnsan kök hücresinin potansiyel kullanım alanları ve bu potansiyelin gerçekleşmesi için üstesinden gelinmesi gereken engeller nelerdir?

Kök hücreler araştırmalar ve kliniklerde birçok yolla kullanılabilir. İnsan embriyonik kök hücresi çalışmaları insan gelişiminde meydana gelen kompleks olaylar hakkında bilgi sağlayacaktır. Bu çalışmanın öncelikli amacı, farklılaşmamış kök hücrelerin doku ve organları oluşturan farklılaşmış hücreler haline nasıl geldiğini belirlemektir. Bilim insanları genlerin açılıp kapanmasının bu süreçte esas olduğunu biliyor. Kanser ve doğum kusurları gibi en ciddi tıbbi durumlardan bazıları, anormal hücre bölünmesi ve farklılaşmasından kaynaklanır. Bu sürecin genetik ve moleküler kontrolünün tam olarak anlaşılması böyle hastalıkların nasıl ortaya çıktığı konusunda bilgi sağlayabilir ve yeni tedavi stratejileri ortaya koyabilir. Hücre çoğalması ve farklılaşmasının önceden kontrol edilmesi, hücre bölünmesi ve özelleşmesini düzenleyen moleküler ve genetik sinyallerle ilgili daha fazla araştırma gerektiriyor. İndüklenmiş pluripotent kök hücreleriyle ilgili son gelişmeler gerekli bazı spesifik faktörlerin olabileceğini, bu faktörleri hücrelerin içine güvenle sokmak ve bunların tetiklediği süreçleri kontrol etmek için bazı tekniklerin bulunması gerektiğini gösteriyor.

İnsan kök hücreleri yeni ilaçları test etmek için de kullanılabilir. Örneğin, yeni ilaçlar insan pluripotent hücre soyları tarafından yaratılmış farklılaşmış hücreler üzerinde güvenle test edilebilir. Diğer tür hücre soyları zaten bu şekilde kullanılıyor. Örneğin, kanser hücre soyları potansiyel anti-tümör ilaçları gözlemlemek için kullanılıyor. Pluripotent kök hücrelerin kullanılabilmesi ilaçların daha geniş bir hücre tipi aralığında test edilmesini sağlayabilir. Ancak, ilaçları etkin bir şekilde gözlemleyebilemek için farklı ilaçları karşılaştırırken koşulların aynı olması gerekir. Bu nedenle bilim insanların, kök hücrelerin üzerinde ilaç testleri yapılacak olan belirli hücre tipine farklılaşmasını tam kontrol edebiliyor olması gerekecek. Farklılaşmayı kontrol eden sinyallerle ilgili mevcut bilgiler, farklılaşmış hücrelerin saf soylarını tam olarak yaratmak için gerekli koşulların test edilecek her ilaç için aynı şekilde oluşturulmasına imkan vermez.

Belki de insan kök hücrelerinin en önemli potansiyel uygulaması, hücre bazlı tedaviler için kullanılabilecek hücre ve dokular yaratmaktır. Günümüzde bağışlanan organlar ve dokular genellikle hastalıklı ya da hasar görmüş dokuların yerine konmak için kullanılıyor, ama nakli yapılabilen doku ve organ ihtiyacı mevcut kaynaklardan çok daha fazla. Spesifik hücre tiplerini meydana getiren kök hücreler, Alzheimer hastalığı, omurilik yaralanmaları, inme, yanma, kalp hastalığı, diyabet, osteoartrit ve romatoid artrit gibi hastalıkları tedavi etmek için yenilenebilir bir yedek hücre ve doku kaynağı olasılığı sunuyor.

Örneğin, laboratuvarda sağlıklı kalp kası hücreleri oluşturmak ve daha sonra bu hücreleri kronik kalp hastalığı olan hastalara nakletmek mümkün hale gelebillir. Fareler ve diğer hayvanlar üzerinde yapılan ön araştırmalar kemik iliği stromal hücrelerinin hasarlı bir kalbe nakledilmesinin yararlı etkileri olduğunu gösteriyor. Bu hücreler ya kalp kası hücresi oluşturabiliyor, ya kalp dokusunu yenileyen yeni kan damarları gelişmesini uyarıyor ya da başka bir mekanizma aracılığıyla yarar sağlıyor olabilir; bu şu an araştırılıyor. Enjekte edilen hücreler onarımı doğrudan kalbe etki etmek yerine büyüme faktörleri salgılayarak başarıyor olabilir. Umut vadeden sonuçların alındığı hayvan çalışmaları, insanlarda uygulanan az sayıda araştırmaya altyapı sağlıyor. Kültür sistemleriyle ilgili yakın zamanda yapılan diğer çalışmalar, embriyonik kök hücre ya da kemik iliği hücrelerini farklılaşarak kalp kası hücresi oluşturmaya yönlendirmenin mümkün olabileceğini gösteriyor.

Tip 1 diyabet hastalarında normalde insülin üreten pankreas hücreleri hastanın kendi bağışıklık sistemi tarafından yok edilir. Yeni çalışmalar insan embriyonik kök hücresinin hücre kültüründe, sonunda diyabet hastaları için transplantasyon tedavisinde kullanılabilecek insülin üreten hücrelere başkalaşmasının mümkün olduğunu gösteriyor

Bilim insanları böyle nüfuz eden ve zayıflatan hastalıklar için yeni hücre bazlı tedavilerin vaadini gerçekleştirmek için kök hücreleri başarılı bir başkalaşım, transplantasyon ve engraftment (yerleşme) için gerekli karakteristik özelliklere sahip olacakları şekilde kontrol edebilmelidir. Aşağıda bilim insanlarının böyle tedavileri kliniklere getirebilmek için kontrol etmeyi öğrenmeleri gereken başarılı hücre bazlı tedavilerdeki adımların bir listesi vardır. Transplant amacıyla yararlı olmaları için kök hücrelere tekrarlanabilir şekilde şunlar yaptırılabilmelidir:

  • Çok geniş ölçüde çoğalma ve yeterli miktarlarda doku üretme.
  • İstenilen hücre tiplerine başkalaşma.
  • Nakil yapıldıktan sonra alıcıda hayatta kalabilme.
  • Nakil yapıldıktan sonra çevre dokulara entegre olabilme.
  • Alıcının hayatı boyunca doğru çalışma.
  • Hiçbir durumda alıcıya zarar vermeme.

Ayrıca, bilim insanları doku reddi sorunundan kaçınmak için bağışıklık sistemi tarafından reddedilmeyecek dokular üretmek için farklı araştırma stratejileriyle deneyler yapıyor.

Kısacası, kök hücreler geleceğin tedavileri için heyecan verici vaatler sunuyor ama hala sadece yıllar süren yoğun çalışmalarla üstesinden gelinebilecek önemli teknik engeller bulunuyor.

Kullanım alanları

VII. İnsan kök hücresinin potansiyel kullanım alanları ve bu potansiyelin gerçekleşmesi için üstesinden gelinmesi gereken engeller nelerdir?

Kök hücreler araştırmalar ve kliniklerde birçok yolla kullanılabilir. İnsan embriyonik kök hücresi çalışmaları insan gelişiminde meydana gelen kompleks olaylar hakkında bilgi sağlayacaktır. Bu çalışmanın öncelikli amacı, farklılaşmamış kök hücrelerin doku ve organları oluşturan farklılaşmış hücreler haline nasıl geldiğini belirlemektir. Bilim insanları genlerin açılıp kapanmasının bu süreçte esas olduğunu biliyor. Kanser ve doğum kusurları gibi en ciddi tıbbi durumlardan bazıları, anormal hücre bölünmesi ve farklılaşmasından kaynaklanır. Bu sürecin genetik ve moleküler kontrolünün tam olarak anlaşılması böyle hastalıkların nasıl ortaya çıktığı konusunda bilgi sağlayabilir ve yeni tedavi stratejileri ortaya koyabilir. Hücre çoğalması ve farklılaşmasının önceden kontrol edilmesi, hücre bölünmesi ve özelleşmesini düzenleyen moleküler ve genetik sinyallerle ilgili daha fazla araştırma gerektiriyor. İndüklenmiş pluripotent kök hücreleriyle ilgili son gelişmeler gerekli bazı spesifik faktörlerin olabileceğini, bu faktörleri hücrelerin içine güvenle sokmak ve bunların tetiklediği süreçleri kontrol etmek için bazı tekniklerin bulunması gerektiğini gösteriyor.

İnsan kök hücreleri yeni ilaçları test etmek için de kullanılabilir. Örneğin, yeni ilaçlar insan pluripotent hücre soyları tarafından yaratılmış farklılaşmış hücreler üzerinde güvenle test edilebilir. Diğer tür hücre soyları zaten bu şekilde kullanılıyor. Örneğin, kanser hücre soyları potansiyel anti-tümör ilaçları gözlemlemek için kullanılıyor. Pluripotent kök hücrelerin kullanılabilmesi ilaçların daha geniş bir hücre tipi aralığında test edilmesini sağlayabilir. Ancak, ilaçları etkin bir şekilde gözlemleyebilemek için farklı ilaçları karşılaştırırken koşulların aynı olması gerekir. Bu nedenle bilim insanların, kök hücrelerin üzerinde ilaç testleri yapılacak olan belirli hücre tipine farklılaşmasını tam kontrol edebiliyor olması gerekecek. Farklılaşmayı kontrol eden sinyallerle ilgili mevcut bilgiler, farklılaşmış hücrelerin saf soylarını tam olarak yaratmak için gerekli koşulların test edilecek her ilaç için aynı şekilde oluşturulmasına imkan vermez.

Belki de insan kök hücrelerinin en önemli potansiyel uygulaması, hücre bazlı tedaviler için kullanılabilecek hücre ve dokular yaratmaktır. Günümüzde bağışlanan organlar ve dokular genellikle hastalıklı ya da hasar görmüş dokuların yerine konmak için kullanılıyor, ama nakli yapılabilen doku ve organ ihtiyacı mevcut kaynaklardan çok daha fazla. Spesifik hücre tiplerini meydana getiren kök hücreler, Alzheimer hastalığı, omurilik yaralanmaları, inme, yanma, kalp hastalığı, diyabet, osteoartrit ve romatoid artrit gibi hastalıkları tedavi etmek için yenilenebilir bir yedek hücre ve doku kaynağı olasılığı sunuyor.

Örneğin, laboratuvarda sağlıklı kalp kası hücreleri oluşturmak ve daha sonra bu hücreleri kronik kalp hastalığı olan hastalara nakletmek mümkün hale gelebillir. Fareler ve diğer hayvanlar üzerinde yapılan ön araştırmalar kemik iliği stromal hücrelerinin hasarlı bir kalbe nakledilmesinin yararlı etkileri olduğunu gösteriyor. Bu hücreler ya kalp kası hücresi oluşturabiliyor, ya kalp dokusunu yenileyen yeni kan damarları gelişmesini uyarıyor ya da başka bir mekanizma aracılığıyla yarar sağlıyor olabilir; bu şu an araştırılıyor. Enjekte edilen hücreler onarımı doğrudan kalbe etki etmek yerine büyüme faktörleri salgılayarak başarıyor olabilir. Umut vadeden sonuçların alındığı hayvan çalışmaları, insanlarda uygulanan az sayıda araştırmaya altyapı sağlıyor. Kültür sistemleriyle ilgili yakın zamanda yapılan diğer çalışmalar, embriyonik kök hücre ya da kemik iliği hücrelerini farklılaşarak kalp kası hücresi oluşturmaya yönlendirmenin mümkün olabileceğini gösteriyor.

Tip 1 diyabet hastalarında normalde insülin üreten pankreas hücreleri hastanın kendi bağışıklık sistemi tarafından yok edilir. Yeni çalışmalar insan embriyonik kök hücresinin hücre kültüründe, sonunda diyabet hastaları için transplantasyon tedavisinde kullanılabilecek insülin üreten hücrelere başkalaşmasının mümkün olduğunu gösteriyor

Bilim insanları böyle nüfuz eden ve zayıflatan hastalıklar için yeni hücre bazlı tedavilerin vaadini gerçekleştirmek için kök hücreleri başarılı bir başkalaşım, transplantasyon ve engraftment (yerleşme) için gerekli karakteristik özelliklere sahip olacakları şekilde kontrol edebilmelidir. Aşağıda bilim insanlarının böyle tedavileri kliniklere getirebilmek için kontrol etmeyi öğrenmeleri gereken başarılı hücre bazlı tedavilerdeki adımların bir listesi vardır. Transplant amacıyla yararlı olmaları için kök hücrelere tekrarlanabilir şekilde şunlar yaptırılabilmelidir:

  • Çok geniş ölçüde çoğalma ve yeterli miktarlarda doku üretme.
  • İstenilen hücre tiplerine başkalaşma.
  • Nakil yapıldıktan sonra alıcıda hayatta kalabilme.
  • Nakil yapıldıktan sonra çevre dokulara entegre olabilme.
  • Alıcının hayatı boyunca doğru çalışma.
  • Hiçbir durumda alıcıya zarar vermeme.

Ayrıca, bilim insanları doku reddi sorunundan kaçınmak için bağışıklık sistemi tarafından reddedilmeyecek dokular üretmek için farklı araştırma stratejileriyle deneyler yapıyor.

Kısacası, kök hücreler geleceğin tedavileri için heyecan verici vaatler sunuyor ama hala sadece yıllar süren yoğun çalışmalarla üstesinden gelinebilecek önemli teknik engeller bulunuyor.

Prof. Dr. Kaan AYDOS

HOCAM KÖK HÜCREDE CANLI SPERM VAR AMA DURAKLAMA VAR NE YAPMAMIZ GEREK... devamı