Herkes zaman zaman kendini mutsuz, çökkün hissedebilir. Bu normaldir ve yaşamın bir parçasıdır. Ancak ruhsal çökkünlük sizi, önceleri keyif aldığınız aktivitelerden keyif almaz hale getirdiyse daha ciddi bir sorunla karşı karşıya olabilirsiniz. Süreklilik kazanan ruhsal çökkünlüğün duygu dünyanızı, düşüncelerinizi, davranışlarınızı, kısaca yaşamınızı etkilemeye başlaması depresyon olarak tanımlanır.
Ruhsal çökkünlüğün devamlılık kazanması normal yaşlanma sürecinin bir parçası değildir. Sık görülen bu durumun tıbbi açıdan değerlendirilmesi gerekir. Depresyon tanısı alan ileri yaşlı bireyler çoğunlukla tedaviye iyi yanıt verir ve tedavi ile yaşam kaliteleri yükselir. Depresyon ve neden olduğu sorunları gidermek için "konuşma terapisi”, ilaçlar, bu iki tedavi yönteminin çeşitli kombinasyonları kullanılabilir.
Yaşlı bireylerde depresyon tanısının atlanması ve tedavi edilmemesinin pek çok nedeni vardır. Öncelikle, ileri yaşlarda depresyonun belirtileri genç bireylerde görülen klasik belirtilerden farklıdır. Bu dönemde depresyon, yorgunluk, halsizlik, aksilik, kolay sinirlenme, zihin bulanıklığı, konsantrasyon güçlüğü, dikkati verememe, unutkanlık gibi şikayetlerle kendini belli eder. Bu belirti yelpazesi kimi zaman depresyonun Alzheimer hastalığı ve bunamaya neden olan diğer hastalıklar ile karıştırılmasına da neden olabilir. Yaşla ortaya çıkan kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların bir kısmı da yan etkileriyle depresyonun kimi belirtilerinin ortaya çıkmasına yolaçabilir. Günümüzde doğru teşhis ve tedavi ile depresyonun neden olduğu sıkıntıları büyük oranda giderme imkanı mevcuttur.
Depresyona ne neden olur?
Depresyonun tek bir nedeni yoktur. Kimi zaman sarsıcı bir yaşam olayı depresyonu tetikleyebilir. Önceden bir şikayeti olmayan sağlıklı bir bireyde depresyon, ailede ölüm ya da önemli bir rahatsızlık gibi travmatik süreci takiben aniden ortaya çıkabilir. Beyinde meydana gelen organik değişiklikler duygulanım sorunlarına ve depresyona yol açabilir. Yoğun strese maruz kalan kişiler de de depresyon belirtileri görülebilir. Depresyonun saptanabilir bir neden olmaksızın ortaya çıkması da ender değildir.
Kanser, diyabet (şeker hastalığı), kalp hastalığı, inme, Parkinson hastalığı gibi ciddi rahatsızlıkları olan kişiler de depresyon gelişebilir. Kişi, kronik rahatsızlığının kendi ve yakın çevresinin hayatını olumsuz etkileyeceği endişesini taşır. Kronik hastalıkların neden olduğu halsizlik de bu endişeler ile başa çıkma gücünü olumsuz etkileyebilir. Depresyonun doğru ve zamanında tedavisi, bu "başa çıkma gücünü” artırarak kişinin hayat kalitesini iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Depresyonun gelişiminde kalıtımın da rolü olduğu düşünülmektedir. Tıbbi literatürde depresyonun kalıtımla aktarıldığı "depresyon aileleri” mevcuttur. Ailesinde depresyon öyküsü olan kişilerin depresyon risklerinin toplum genelinden yüksek olabileceği düşünülmektedir. Dahası, depresyonun tekrarlayıcı nitelikte bir rahatsızlık olduğu kabul edilmektedir. Yıllar önce depresyon geçirmiş yaşlı bir bireyin de depresyon riski daha yüksek olacaktır.
Nelere dikkat etmeli?
Peki üstesinden gelemediğimiz ruhsal çökkünlükten kurtulmak için yardıma gereksinimimiz olduğunu nasıl anlayabiliriz? Sonuçta, yaşımız ilerledikçe başımıza gelen olayları, hastalıklar herkesin ruhsal durumunu çökkünleştirebilecek tür ve özelliktedir. Örneğin, yaşımız ilerledikçe sevdiklerimizi, aile bireylerimizi, arkadaşlarımızı kaybedebiliriz. Emekli olduysak yeni hayatımıza uyum sağlamakta güçlük çekiyor olabiliriz. Emekliliğin getirdiği yalnızlık duygusu ile mücadele etmeye çalışıyor olabiliriz. Yaşlanmakla sıklığı artan pek çok kronik hastalıkla da bu yaşlarda tanışırız, bu hastalıklarla yaşamayı, ilaç kullanmayı bu yaşlarımızda öğreniriz. Özetle bu saydığımız değişiklikler ve nice benzerleri yaşamımızın kontrolünün elimizden çıktığını düşünmemize sebep olabilir.
Normalde yukarıda saydıklarımıza benzer travmatik yaşam olaylarını takiben bir süre "üzgün” hissettikten sonra birey yeni dengelere uyum sağlar duygusal stabilitesini geri kazanır. Fakat depresyonda bu dengenin geri kazanılması haftalar, aylar hatta yıllar sürebilir.
Aşağıda ileri yaşlarda depresyonun en sık görülen belirtileri listelenmiştir. Eğer bu listedeki belirtilerin bazılarını iki haftadan uzun süredir yaşıyorsanız doktorunuzu görmeniz ve bu belirtilerden ona bahsetmeniz yerinde olacaktır.
1-"Boşluk” hissi, süregiden üzüntü ve endişe
2-Halsizlik, geçmeyen yorgunluk
3-Seks de dahil olmak üzere günlük aktivitelerden keyif almaz hale gelmek
4-Uyku problemleri
5-Uykuya dalma güçlüğü
6-Çok erken saatlerde uyanma
7-Çok fazla uyuma
8-İştah değişiklikleri
9-Fazla yeme ve kilo alma
10-Az yeme ve zayıflama
11-Çok sık, çok fazla ağlama
12-Tedaviye yanıt vermeyen ağrı ve sızılar
13-Dikkati bir konuya odaklama güçlüğü
14-Hatırlama güçlüğü, unutkanlık
15-Kararsız kalma, zor karar verme
16-Haklı sebep olmaksızınkendini suçlu hissetme
17-Kendini değersiz hissetme
18-Ümitsizlik, yaşamın anlamsız olduğu hissi
19-Kolay sinirlenme, aşırı tepki verme
20-Sık sık ölümü düşünme
21-İntihar planları yapma
22-İntihar girişiminde bulunma
Yaşlı bireylerin yakınları, dostları ve hekimleri bu ipuçlarına karşı hassas olmalıdır. Bu yaş grubunda depresyon gülümseyen bir yüzün ardında gizleniyor olabilir. Örneğin, yalnız yaşayan yaşlı bir bireyi bir dostu veya yakını ziyaret ettiğinde ziyaretin neden olduğu sevinç depresyon belirtilerinin geçici olarak kaybolmasına, depresyonun maskelenmesine neden olabilir. Ancak ziyaret sonrası kişi tekrar yalnız kaldığında, belirtiler genellikle geri gelecektir.
Bu uyarı belirtilerinin görmezden gelinmemesi son derece önemlidir. Tedavi edilmediği takdirde ağır depresyon kişiyi intihara sürükleyebilir. Bir araştırmaya göre 65 yaş üzeri grup genel nüfusun %10 kadarını oluşturmalarına rağmen, ölümle sonuçlanan intihar girişimlerinin %25’i bu grupta olmaktadır. Yaşı ne olursa olsun bir yakınınız veya tanıdığınız size "depresyonda olmaktan” veya "kimsenin umrunda olmamaktan” bahsediyorsa o kişi açık açık söylememekle beraber sizden yardım istiyor olabilir.
Yardım almak
İlk adım kendimizin ya da yakınımızın yardıma gereksinimi olduğunu fark ve kabul etmektir. Çoğu kişi "ruhsal hastalık” konusuna sıcak bakmaz. Çoğu insan ruhsal problemlerin ve bu problemler için profesyonel yardım almanın bir zaaf olduğunu düşünür. Pek çok yaşlı birey ve yakını depresyonun "silkenip kendine gelinebilecek”, bir anda sonlandırılabilecek bir durum olduğu yanılgısını taşırlar.
Şikayetlerinizi ilettiğiniz taktirde sağlık sunucunuz size yardım edebilecektir. Doktorunuz işe önce varsa depresyona neden olabilecek, tiroid bezinin yavaş çalışması, B12 vitamini eksikliği tıbbi sorunları ortaya çıkarmak için kimi tetkikler isteyerek başlar, kullandığınız reçeteli ve reçetesiz ilaçları gözden geçirir, depresyon taramasında kullanılan soruları cevaplamanızı isteyebilir. Kapsamlı bir tıbbi geçmiş sorgulaması muayeneyi takiben ya doğrudan tedavinizi düzenler ya da lüzumlu ise daha detaylı bir inceleme için sizi başka sağlık profesyonellerine yönlendirir.
Bazı hekimler ileri yaşta depresyon ve genel olarak yaşlanmayla beraber görülen sağlık problemleri konusunda tecrübeli ya da bu konulara hassas olmayabilir. Eğer doktorunuz depresyonla ilişkili olabilecek şikayetlerinizin üzerinde yeterince durmuyorsa bu konuya daha hassas başka bir hekime başvurmak iyi bir fikir olabilir.
Depresyonda olduğundan şüphelendiğiniz bir dostunuz veya aile bireyinizi doktora gitmeye ikna etmek de oldukça zor olabilir. Öncelikle kişiye tedavinin kendisini iyi hissetmesi yönünde nasıl fayda yaratacağını anlatmaya çalışabilirsiniz. Bazı hallerde doktorun kişiyi ziyare etmesi veya telefonla arayıp ilk adımı atması bireyin tedavi için motivasyon ve ivme kazanmasına yarayabilir.
Depresyonun tedavisi
Doktorunuz veya ruh sağlığı uzmanınız çoğu zaman depresyonu başarıyla tedavi edebilir. Tedavi yöntemi ve bu yöntemlerin başarısı kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Destek grupları önemli bir yaşam olayı ile karşı karşıya kalıp bocaladığınızda, ihtiyacını duyduğunuz başetme becerilerini ve sosyal desteği sağlayabilir. Farklı "konuşma terapisi” türleri de depresyon tedavisinde faydalı olmaktadır. Sürekli yaşamınızdaki olumlu şeyler yerine olumsuzlukları, kazanımlar yerine kayıpları düşünmek depresyonunuzu tetikleyen sebep olabilir. Tedavi bu kısır döngüyü kırarak hayata daha olumlu bakmanıza yardım edebilir. Faydalı olabilecek diğer bir metod da insani ilişkilerinizi gözden geçirmek, bu ilişkileri iyileştirmek, güçlendirmek için çaba sarfetmektir. Bu sayede geleceğe yönelik ümidiniz artar, yukarıda bahsettiğimiz değersizlik, boşluk hissi gibi sorunlarla bu güçlü bağlarınızın yardımıyla daha kolay başa çıkabilirsiniz. Duygu dünyanızın iyileşmesi zaman alacaktır fakat tedavi ve çevrenizden alacağınız destek ile her gün biraz daha iyi olacaksınız.
Depresyon tedavisinde antidepresan adı verilen ilaçlar da kullanılır. Bu ilaçlar duygu-durumunuzu, uyku, iştah, konsantrasyon sorunlarınızı düzeltmekte yararlı olabilirler. Günümüzde kullanılmakta olan birkaç farklı antidepresan sınıfı vardır. Bu ilaçların bir kısmının etki göstermesi 12 haftaya varan uzun süreler alabilir. Tipik olarak şikayetleriniz kaybolduktan sonra belirli bir süre ilaçlara devam etmeniz depresyon belirtilerinin yinelemesini engellemek için önerilmektedir. Doktorunuz tedaviye ne kadar devam etmeniz gerektiği konusunda size bilgi verecektir.
Bazı antidepresan ilaçların istenmeyen yan etkileri olabilir fakat günümüzde kullanılan antidepresan türlerinin yan etkileri eskiden kullanılan ilaçlara göre çok daha azdır. Yan etkilerden korunmak için doktorunuzun reçeteli ve reçetesiz tüm ilaçlarınızı, alıyor olabileceğiniz vitamin ve bitkisel takviyeleri gözden geçirmesi, hastalıklarınızı, fiziksel şikayetlerinizi bilmesi önemlidir. Antidepresanların doğru dozda ve belirlenen program doğrultusunda kullanılmasına özen gösterilmelidir.
Aile ve arkadaşların rolü
Depresyon tedavisinde aileye ve arkadaşlar önemli görevler düşmektedir. Yakın çevre kişinin planlanan tedaviye uyum göstermesine yardımcı olabilir, gereğinde doktor randevularına, terapi seanslarına giderken hastaya eşlik edebilir. Aile ve yakınların bu zor dönemde gerekli anlayış ve hassasiyeti göstermesi, kişinin sosyalleşmesine, eskiden zevk aldığı aktivitelere devam etmesine teşviği, tedavinin başarısını artıracaktır.
Depresyonun önlenmesi
Depresyon önlenebilir mi? Depresyon riskini azaltmak için neler yapılabilir? Kişi depresyonu tetikleyebilecek yaşam olayları ile nasıl başedebilir? Riski azaltmak için yapılabileceklerden biri emeklilik, hayatınızın önemli bir kısmını geçirdiğiniz evden başka bir yere taşınmak gibi öngörülebilir büyük yaşam değişikliklerine karşı hazırlıklı olmaktır. Bunu başarmanın yollarından biri arkadaşlar ve yakın çevre ile bağların koparılmamasıdır. Yakınlarınızın desteği değişimlerinin neden olduğu sarsıntıyı hafifletebilir. Hobiler de zihni ve bedeni meşgul tutarak aynı amaca hizmet eder.
Düzenli egzersizin depresyonu önleme ve moralinizi yüksek tutma üzerine olumlu etkileri olacaktır. İleri yaşlarda açık havada veya alışveriş merkezi gibi kapalı mekanlarda yürüyüş gibi hafif egzersizin hem ruhsal hem bedensel sağlığa faydaları yadsınamaz. Bahçede çalışmak, dans, yüzme de iyi egzersiz tercihleridir. Burada önemli olan, yapmaktan zevk alınan bir egzersiz biçiminin tercih edilmesidir. Egzersiz süresi günde 10-15 dakika ile başlayıp tolere edilebildiğince artırılabilir. Fizik egzersizlerin yanı sıra sağlıklı bir beslenme programı da depresyonu tetikleyebilecek hastalıkların gelişmesini engelleyebilir.
İLGİLİ MAKALE
Hamilelikte Omega-3 Yağ Asitlerinin Faydaları
Uzm. Dr. Henri Griladze
Bir hastada manik depresif major depresyon sanrisal bozukluk donemsel olarak teshis edilebilir mi tesekkurler... devamı
Stressiz Bebeklerde Alerji Riski Daha Az
Afrodizyaklar
İleri Yaşlarda Depresyon
Kalp Krizi
Dissosiyatif Füj