Nedir

Nedir?

Megalomani, başlıca özellikleri zenginlik, güç ya da her şeye gücü yetme olan, kuruntusal fanteziler içeren psiko-patolojik bir durumdur. “Megalomanin başlıca özelliği şişirilmiş bir özsaygı, bireyleri güç ve inançlarını olduğundan büyük görmektir.” Tarihte, bu eski isim ilk olarak 1968 yılında, Heinz Kohut tarafından narsistik kişilik bozukluğu için kullanıldı ve o günlerde bunun klinik olmayan dengiydi. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda (DSM) ya da Uluslararası Hastalık Sınıflandırması’nda (ICD) megalomaniden bahsedilmez.

Megalomani kelimesi Yunanca büyük anlamına gelen “megalo-” ve delilik, aşırılık anlamına “ mania”, sözcüklerinden türemiştir.

Bertrand Russell               

Bertrand Russell’dan şu alıntı, megalomani hakkındaki yorumunu verir: “Megalomanyak narsistten, alımlı olmak yerine güçlü olmayı istemesi ve sevilmekten çok kendisinden korkulmasını istemesi bakımından farklılık gösterir. Bu özellik birçok akıl hastasında ve tarihteki büyük insanların çoğunda vardır.”

 

Erken Freudculuk

Erken Freudculuk

Russell’ın yakın çağdaşı olan Freud, bu terimi karşılaştırılabilir şekilde serbestçe kullanmıştır. Freud, “düşünce ve duygularına her şeye kadir olma özelliğini yükleyen” nevrotik bir yetişkine ilişkin atıfta bulunarak şu hükme vardı: “ bu inanç eski çocukluk dönemi megalomanisinin bir kalıntısının açık kabulüdür.” Freud benzer şekilde şu sonuca vardı: “ Bütün diğer paranoyik bozukluklarda megalomaninin bir parçasını görebiliriz. Megalomaninin esasen çocukluğun doğasından geldiğini ve gelişme ilerledikçe sosyal görüşlere kurban edildiğini kabul etmekle haklı çıktık.”

Freud’un ilk takipçilerinden Edmund Bergler, şu kanaate varıyor: “Freud ve Ferenczi’nin gösterdiği gibi, çocuk uzun dönemde bir çeşit megalomani içinde yaşar; sadece tek ölçü bilir, o da şişkin egosudur. Şu anlaşılmalı ki, megalomani çok küçük çocuklarda normaldir.” Bergler hayatın sonraki dönemi için şöyle düşünüyor: “Kumar oynama etkinliği ‘her şeye kadir olma kurgusu’nu eski haline döndürerek kendi içinde bilinçsizce megalomaniyi ve çocukluk çağının büyüklüğünü geri getirir.”

Otto Fenichel, hayatlarının ileriki döneminde reddedilmeden kaynaklanan narsistik incinme yaşayanlar için şunları söylüyor: “Narsizme gerileme, aynı zamanda ilkel narsistik her şeye kadir olma düşüncesine gerilemedir, megalomani biçiminde tekrar ortaya çıkmasına neden olur.”

Nesne İlişkileri

Nesne İlişkileri

Freud’un megalomaniyi psikanalize engel gördüğü yerde, 20. yüzyılın ikinci yarısında hem Amerika’da hem de İngiltere’deki Kleincılar, “megalomaniyi yeniden düşünme, bir engeli nesne ilişkileri ve savunma mekanizmalarına bağlı karmaşık bir organizma haline getirme” çabasına girdi, bunu “tedavi için yeni beklentiler” sunmak için yapıyor gibiydiler.

Heinz Kohut, normal gelişimin parçası olarak “narsistik hastaların megalomanisi” ile ilgilendi. Buna karşın Kernberg, Herbert Rosenfeld ve John Steiner’ın yaptığı gibi, “şişirilmiş kendilik” durumunu patolojik, çarpıklaşmış gelişimin bir örneği olarak gördü. “Megalomani (Freud’un terimi), şişirilmiş benlik (Kohut ve Kernberg''in terimi) ya da tüm güçlü kendilik ( Rosenfeld''in terimi) söz konusu olduğunda bir anlaşmazlık var: Gelişimsel bir aksama mı yoksa patolojik bir oluşum mu?

Gündelik Yaşam

Gündelik Yaşam

Patolojik formlarına ek olarak megalomani, hayal kırıklığı, terk edilme, kayıp ya da bir nesnenin ortadan kaybolmasıyla bağlantılı zor durumlarla başa çıkma yolu olarak herhangi bir birey tarafından günlük hayatta kullanılır. Bu bağlamda, megalomaniyi objeden ayrılma sonucu yaşanan kaygıya karşı gösterilen manik savunmanın aşırı bir biçimi olarak görebiliriz.

Sosyal dünyada megalomani, güç sarhoşları ya da kontrol hastası diktatörler, bazı üst yöneticiler, politikacılar ve ordu generallerinin bir özelliği olabilir. Buna benzer bütün şahısların “büyük bir ego”su olduğu söylenebilir. “Aslında bir bebeğin egosu yetersiz derecede küçülmüştür, yani onlar yanlış hesap yapmaya, insanları incitmeye ya da Rusya’yı işgal etmeye daha meyillidir.”

Tedavi

Tedavi

Maalesef, megalomani hastası olan biri kendini incelemekle ya da kişisel değişimle ilgili olmayabilir, bu yüzden çözümleri konuşmanın etkinliği ilaçlardan daha düşük olabilir.

Analizlerle ilgili diğer bir zorluk da aktarımda yaşanıyor: “Eğer psikanalistte herhangi bir megalomani ya da otoritecilik eğilimi varsa hastanın psikanaliste verdiği karşılık bunları güçlendirebilir.”

Büyük İskender

Son yılları boyunca ve özellikle Hephaestion’un ölümünden sonra Büyük İskender megalomani ve paranoya belirtileri sergilemeye başladı. Olağanüstü başarıları, kendi tarif edilemez kader hissi ve arkadaşlarının pohpohlaması bir araya gelerek bu etkiyi oluşturdu.