Kalp hastalığına dair bulunan en ilginç şeylerden biri de homosisteindir. Homosistein, hepimizin besinlerdeki bir amino asitten (proteinin yapıtaşı) ürettiği bir maddedir. Bu madde ile kalp hastalığı arasındaki bağlantı ilk olarak Dr. Kilmer McCully tarafından 1969'da ortaya atıldı. Homosistinüri denen ve ender görülen genetik bir hastalığı olan insanlarla çalışan Dr. McCully, yüksek seviyelerde homosisteinin yanında bu kişilerde erken evre damar sertliği de olduğunu buldu. Bu kişiler kalp krizinden veya felçten dolayı beklenenden erken bir dönemde öldüler. Dr. McCully, bu ölümlerin başlıca nedeninin homosistein olduğunu düşündü.

Olayların normal seyrinde sağlıklı insanların ürettiği homosistein, onlara bir zarar vermeyen amino asitlere dönüşür. B-6, B-12 ve muhtemelen en önemlisi besin takviyelerinde kullanılan ve folik asit veya folat da denen folasin, bu süreci gerçekleştirir. Dönüşüm, genetik bir eksiklik veya vitamin eksikliği yüzünden yeteri kadar hızlı olmadığında, yükselen homosistein düzeyi teoriye göre arter duvarlarına zarar verebilir ve kolesterol birikmesini tetikleyebilir, böylelikle damar tıkanıklığına ve kalp krizine yol açabilir.

Araştırmacılar için Dr. McCully'nin bulgularının öneminin anlaşılması yıllar aldı. Homosistein şu an kolesterol gibi herkesin bildiği bir şey artık. Fakat halk kadar doktorlar da ne yapmaları gerektiğine dair emin olamıyorlar.

Bir Sürü Çalışma Var, Kesinlik Yok

Homosisteine dair çok sayıdaki çalışma son on yılda yapıldı ve bazı çalışmalar yüksek homosistein düzeyinin yüksek tansiyon ve yüksek kan kolesterolü ile birlikte kalp hastalığı için bağımsız bir risk faktörü olduğunu ortaya koydu. Örneğin 1992'de yapılan geniş çaplı bir çalışma homosistein düzeyi ilk %5'te olan erkeklerin daha düşük seviyede olanlara göre kalp krizi riskinin üç kat daha fazla olduğunu ortaya koydu. 1997'deki bir çalışma ise yüksek düzeylerin daha önce kalp hastalığı olanlarda ölüm riskini arttırdığını gösterdi. Avrupa genelinde 19 sağlık merkezinde 1.500 kadın ve erkekle yapılan bir çalışma, homosistein düzeyi ilk %20'de olanların daha düşük homosistein düzeyi olanlara kıyasen sigara içmeden veya yüksek kolesterolden kaynaklı risk artışına benzer bir şekilde kalp hastalığı riskini ikiye katladığını ortaya koydu. Fakat çalışmaya katılanlardan, folik asit, B-6 ve B-12 vitaminlerini alanlar risklerini önemli ölçüde azaltmış oldular. "Circulation" dergisindeki bir çalışma, kalp krizinin ender görüldüğü bir grup olan genç kadınlarda, özellikle folasin eksikliği olan kadınlarda, kalp hastalığı ile yüksek homosistein düzeyi arasında bir bağlantı olduğunu buldu.

Fakat kanıtlarda tutarsızlık sürüyor. Harvard Tıp Fakültesi'nde yürütülen bir çalışma yükselen homosistein düzeyinin arter daralması riskini arttırdığı sonucuna ulaşamadı. Ayrıca iyi yürütülen diğer çalışmalar da yüksek homosistein düzeyinin kalp hastalığı için bağımsız bir risk olduğunu ortaya koymakta başarısız oldu. Bazı insanlar yüksek homesistein düzeyinin kalp hastalığının nedeni olmaktan ziyade sonucu olduğundan şüpheleniyorlar. Kandaki düşük folat ve B-12 düzeyinin (ve daha az derecede B-6) yüksek homosistein düzeyi ile bağlantılı olduğu ve bu vitaminlerden daha fazla almanın homosisteini azaltabildiği açıktır. Halen bilinmeyen şey ise B vitamini tüketmenin kalp hastalığı riskini azaltıp azaltmadığı konusudur. Kanıtlar giderek artıyor, çalışmalar halen yürütülüyor; fakat bir sonuca varmak zaman alacak gibi görünüyor.

Test Edilmek İçin Çok Erken

Homosistein düzeyinizi ölçtürüp ölçtürmemeniz gerektiğini düşünüyor olabilirsiniz. Aslında ailenizde erken yaşlarda kalp krizi geçiren kişiler yoksa veya daha önce bir kalp krizi geçirmediyseniz ve doktorunuz ölçtürmenizi istemediyse ölçtürmenize gerek yok. Sorun, normal veya istenen düzeyin ne olduğunun açık bir tanımının olmamasıdır. Diğer bir sorun ise, yüksek homosistein düzeyini düşürmenin aslında kalp krizi ve felç riskini de (homosistinüri olanların dışında) azalttığı henüz kanıtlanmayı bekliyor.   

Böylelikle homosistein bir sağlık sorunu olarak kolesterolün yerini henüz alamadı. Fakat bunu duyar duymaz hemen krema ve tereyağına koşmayın! Homosistein teorisi bulmacadaki bazı boşlukları dolduruyor. Örneğin koroner arter hastalığı olan birçok insanın kan kolesterol düzeyi yüksek değilken homosistein düzeyi yüksek olabilir.

Kesinlik İçin Beklemeye Gerek Yok

Bir test yaptırmadan veya tereddüde kapılmadan yapabileceğiniz şey B vitamini tüketiminizi arttırmaktır. İyi beslenir ve özellikle takviye edilmiş besinler tüketirseniz beslenme yoluyla tüm bu vitaminleri alabilirsiniz. Folasin ve B-6 biraz sorunlu olabilir: Yeşil yapraklı sebzelerde, tam tahıllarda, bazı meyvelerde ve takviye edilmiş kahvaltılık gevreklerde bolca bulunurlar. Folik asit bazı doğum kusurlarını önlemede gerekli olduğundan tam taneli tahıl ve beyaz un (ekmek, makarna, kaba öğütülmüş tahıllar, beyaz pirinç ve iri taneli mısır unu) artık folik asit ile takviye ediliyor. Günde en az 400 mikrogram, özellikle gebelik çağındaki kadınlar için ideal ölçüdür. Hiç kimse folik asidin bu miktarda alımının kalp hastalığı riskini azaltmak için yeterli olup olmadığını bilmiyor, ama bir zararı da yok.

B-12 vitamini, en çok ette, yumurtada ve kolesterolce ve doymuş yağ açısından (arterler için kesinlikle iyi değil) yüksek olan diğer besinlerde bulunduğu için bazı endişeler doğurmakta. Fakat takviye edilmiş kahvaltılık gevrekleri, balık, yağsız et ve sütten de B-12 vitamini sağlanabilir.

Günde en az beş sebze ve meyve kadar takviye edilmiş kahvaltılık gevrek ve küçük bir porsiyon yağsız et, tavuk veya balık yemiyorsanız, bu B vitaminlerinden günlük tavsiye edilen miktarı bir multivitamin takviyesinden almaya çalışın.

Besin takviyelerindeki ve takviye edilmiş besinlerdeki folik asit ve B-12, vücut tarafından besinlerde doğal olarak bulunan folasinden ve B-12'den çok daha iyi emilir. Bu nedenle son zamanlarda yapılan çalışmalar folik asit takviyesi alan insanların homosistein seviyelerini besin yoluyla daha fazla folat alanlara göre daha fazla düşürdüklerini göstermiştir.

Yalnızca kapsamlı bir programın kalp hastalığını önleyebildiğini unutmayın: sigara içmemek; meyve, takviye edilmiş besinler ve sebzeler açısından zengin ve hayvansal yağlar açısından düşük bir beslenme uygulamak ve hızlı yürüyüş gibi düzenli bir egzersiz. Tansiyon ve kan kolesterolü için düzenli genel muayene olmak da önemlidir.

 

VİTAMİN

YETİŞKİN RDA      

KAYNAKLAR

Folasin           

400 mikrogram (mcg)

Yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, buğday, fasulye, tam tahıllar, takviye edilmiş yulaf ezmesi. 1 kase pişmiş ıspanakta 260 mcg, 1 kase fasulyede 160 ile 350 mcg folasin vardır.  

B-6

1.3 miligram (mg) (kadınlar için)

1.7 mg (erkekler için)

Tam tahıllar, muz, patates, fasulye, balık, et, tavuk. 1 orta boy pişmiş kabuklu patateste veya muzda 0.7 mg B-6 vardır.

B-12

2.4 mcg

Et, tavuk, karaciğer, yumurta, süt ürünleri, balık, takviye edilmiş kahvaltı gevreği ve soya ürünleri.  85 gram biftekte 2 mcg; 1 bardak sütte 0.9 mcg B-12 vardır.

Uzm. Dr. Gülşah AYBASTI

Kalp kapakçigimda %2 kadar sizinti oldugu soylendi.Ben sporcuyum.Fitness yapiyorum.Agirliklarla calisiyorum.Bunun bir zarari olur mu... devamı